Yarın Bayram. Bayrama dair kaçımız kafa yorduk? Sahiden şu "bayram" denilen şey nedir ve bize ne söyler? Neden bayramlık kıyafetlerimizi giyeriz, çocuklarımızı bir başka özenle giydiririz? Bayram namazının bitişiyle birbirimizi niçin ağırlar, ikramda bulunuruz? Kelimelerimizi bayram coşkusuyla anlamlandırırız, bayram sabahından itibaren. Bayram kelimesinin anlamı, algısı ve aslı üzerine düşünmek bir sorumluluk değil midir?

Bayram kelimesini lügatler "milletçe sevinç içinde kutlanan, dinî veya millî bir anlam taşıyan kutsal gün; kutlanan gün; yaşamak, gününü gün etmek, çok güzel bir gün geçirmek; çok sevindirmek; büyük sevinç, sevinç vesilesi; hareketli, gürültülü, cümbüşlü vakitler" şeklinde tarif eder. Peki bayram bu mudur? Orucun ardından yaptığımız bayram/kutlama, biten yoğun ve uyarıcı ibadet günlerinin bitişine midir? Müslümanlar neyi kutlarlar?

Gelin birlikte düşünelim biraz. Dünyadaki yerimize, iş ve amellerimize, ibadetlerimizin bizi inşa biçimine, ürettiklerimize, yapıp - ettiklerimize, olaylara ve gündelik etkileşimlere karşı ortaya koyduğumuz tavra bakışımızı değiştirelim. Yaşadığımız şey öğretilmiş yapıp - etmelerin veya içinde yaşadığımız toplumun genel eğilimine tabi olarak yaşadığımız şey midir? Yaşadıklarımızın kişiliğimizde ve çevremizde oluşturduğu tesir; kimliğimizi ve kişiliğimizi müspet yönde değişime maruz bırakacak kadar etkili mi? Yaşadığımız son oruç vakitleri dünyaya, ahirete, insana, insanlığa, yaşanan acılara bakış açımızı ne kadar değiştirdi? Eve, çocuklarımıza, mahallemizin insanlarına, ülkemiz ve ülkemiz insanlarına, aynı inanca mensup olduğumuza inandığımız insanlara, dünyaya ve ötesine bakışımız değişti mi? Oruç ve ibadetlerle geçen zamana yeni bir anlam, yeni bir muhteva/içerik eklediysek bayram etmeye değer noktadayız. Yaradılış hikmetini idrak ettik, ibadet ve ahlakımızla topluma örnek olacak ölçekte bakışımız değişti ve bu değişim en az gelecek oruç mevsimine kadar yaşatılacak diyorsak idrak ettik vakti ve bayram etmeliyiz. Oruç peteğinde ahlâkımızı besleyecek ve biçimlendirecek kıvam; yaratılış/fıtrat hakikatine/olması gereken mihvere uyarlandıysa bayram vaktidir.

Oruçla vakte tanıklık etsin ve vakti hatırlatsın diye toprağa bir fidan diktin . Ramazan süresince gelişip serpilsin, kurumasın bir ağaç olsun, gölgesi seni ve insanlığı yakıcı güneşten korusun hayali kurdun. Zaman ilerledikçe fidanın gelişmedi. Neden? Ruh iklimin kurak, gönül dünyan çölleşmiş, zihninde kötülük çiçekleri, yaşadığın çelişkilerden kopan fırtınalar fidanı yerinden sökecek kadar düzensiz ve oruç yeni bir iklime taşımadıysa seni, bırakıp kaçmalı mısın? Fidanını ölüme terk ettiğinde insanı, insanlığı, ahiret tarlası dünyayı güneşin yakıcı alazlarına terk eden yenilmişlerden olmayacak mısın? Dur ve bak! Bir yerlerde kalmış fıtrat cevherinin kırıntılarını bul ve hayatını sürdürmesi için fidanını diri tut. Zaman kazandır ona. Biraz bayram coşkusu orucun anlam dünyasına taşıyabilir seni yeniden. Fıtratının kaynağı ilahi olan biricik varlık, varlık aleminin efendisi insan, biten zamanın ve yenilgilerin bayramını yapmaz; çünkü bayram gelecek gümrah ve büyük yatırım için yapılır. Sevinç ve coşkuyu gelecek umuduyla çoğaltırız. Kısır - verimsiz yatırımlar, iyi geçmeyen vakitler, fıtratı çölleştiren saatlere, muştusuz vaatlere bayram yapma; bakışını değiştir, sakinleş, paniğe kapılma, tefekkür kapısında dur, fıtratından kalan parçacığı bul ve fidanını yaşatmaya dirençli bir uyanışın bayram sabahına uyan.  

Bayramlarını düşün, atalarının ve insanoğlunun toplum olma şuuruna erdiği zamanlardan itibaren neyin bayramını yaptığına yoğunlaş ve bayramlarını yeniden bayrama dönüştür. Fetihler ve fetih günleri bayramdır. Çocuklarımızın doğumları, sünnet vakitleri, evlilikleri … sevinç vakitleridir ve bayramdır. Hastalıktan sağılığa kavuşmalar yaşadığımız çevrede sevinç dalgalanmaları yaşatır. Gelecek vadeden kutlu vakitler için sevinç yaşarız, değil mi?

Oruç günleri hayatın ilahi saate uyarlanması ve yaşanacak zamanın organize edilerek manevi yakıt depolama süresinin manevi hazzını bayramla taçlandırmaktır. Bayram, yeni bir vakte ve yaşadığımız oruç ayının şuuruyla yaşamaya devam edeceğimizi ilan etmektir. Oruç ayı, o ayda yaşadıklarımız iyiydi, iyiliklerle doluydu. Yaşadığımız günlerde güçlendik, donandık ve yeni vakitlere erdik. Düzeldik, düzenlendik, dosdoğru olduk ve bir meşale tutuşturduk. İyiliğin meşalesi, insanı ve insanlığı imar ve inşa edecek meşale bayram coşkusuyla daha da büyümeli ve dünyayı ve ahireti aydınlatmalı.   

Bunları kendime söyledim, bir arada yaşadığımız ve yaşamadığımız herkese söyledim, ev halkına, komşuma, ülkeme, insana ve insanlığa, diyelim ki sana söyledim talip değilsen bile! Düşünmeye değmez mi?

Bayramımızın bir uyanış coşkusu olması temennisiyle mübarek olsun ey insan, ey insanlar, ey insanlık ve aziz Müslüman!