TBMM Barış ve Kardeşlik Komisyonu’nun İmralı’ya gitmesiyle birlikte, yıllardır Türkiye’nin güvenlik stratejisini kilitleyen bir denklem ilk kez çözüme kavuşmaya başladı. En kritik işaret de Suriye’nin kuzeyinden geldi: YPG/SDG’nin elebaşı Mazlum Kobani (Ferhat Abdi Şahin),
“İmralı’nın görüşü alındı, bizim görüşlerimiz iletildi… Bazı konuları yalnızca İmralı çözebilir.”
diyerek gerçeği ilan etti.

Bu, şudur:
PKK’nın Suriye kolu, İmralı’dan gelecek kararı kabul edeceğini resmen duyurdu.

Demek ki yıllarca “Öcalan etkisi yok” diyenlerin, “İmralı’yı devreden çıkaralım” diye diretenlerin anlattığı masallar çöktü.
Ve devlet aklı, en doğru hamleyi yaptı:
Terörün kalbine gidildi, kilit yerinden çevrildi.

Bugün açıkça görüyoruz:

- PKK’nın Suriye kolu YPG, Ankara’nın iradesi karşısında ilk kez geri adım sinyali verdi.
- SDG’nin Suriye ordusuna katılması önerisi, Türkiye’nin yıllardır istediği denklemin yeniden kurulması anlamına geliyor.
- Bu temas, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde güvenlik ve siyasi etki alanını güçlendirecek stratejik bir kapı açıyor.

Bu, masa başında değil; sahada, devlette ve Meclis’te kurulan iradenin sonucudur.

/////////////////////////////////////////////////

CHP, İYİ PARTİ, ZAFER PARTİSİ…
SÜRECE KATEGORİK İTİRAZ EDENLERİN NEYİ SAVUNDUĞU BELİRSİZ

Türkiye yıllardır terörle boğuşuyor.
Şimdi ilk kez hem Türkiye içindeki PKK kalıntıları hem Suriye’deki YPG yapısı aynı anda çözüm zeminine çekilmişken…

CHP’nin yaptığı ne?
Süreci baltalamak.

Daha düne kadar “Barış süreci şeffaf yürüsün” diye ortalığı inletenler, şimdi İmralı temasını görünce birden frene basıyor.
Neden?
Çünkü Ekrem İmamoğlu Silivri’den veto etti.
Türkiye’nin terörsüz gelecek fırsatı, bir kişinin kişisel kariyer korkusuna feda edildi.

Buna siyaset denmez.
Bu, memleketin meselelerini şahsi hesaplara kurban etmektir.

İYİ Parti ve Zafer Partisi ise zaten kategorik olarak ne olursa olsun “hayır” diyenler kulübü.
Ortada çözüm var mı, devlet kazanıyor mu, terör örgütü dağılıyor mu…
Hiçbir önemi yok.

Dertleri memleket değil; gürültülü muhalefet rolü.

////////(////////////////////////////////////////////

BU SÜREÇ TÜRKİYE’NİN ÇIKARINADIR

Devlet ne yaptı?

- Terör örgütünün silahlı gücünü doğrudan hedef aldı.
- Suriye kuzeyinde Türkiye’nin güvenlik hattını genişletecek yeni bir mekanizma kurdu.
- Kandil’i devre dışı bırakacak bir psikolojik üstünlük sağladı.
- PKK–YPG hattında komuta ve kontrolü çözerek örgütü parçaladı.

Bu, 40 yıllık terör dosyasında bir dönüm noktasıdır.

“İmralı’ya gidilmesin” diye yaygara koparanlar bilsin:

Terör örgütleri, bu açıklamadan sonra ilk kez kendi liderlerinin Türkiye ile temasta olduğunu kabul etti.
Bu, askerin, polisin, istihbaratın 40 yıllık mücadelesinin karşılığıdır.

Devlet neyi konuşacağını bilir.
Devlet kiminle konuşacağını bilir.
Devlet ne zaman konuşacağını bilir.

Ve bugün Türkiye, terörün tarihini kapatacak bir kapıya dayanmış durumda.

CHP’nin, İYİ Partinin, Zafer Partisinin “sırf Erdoğan–Bahçeli istedi diye” her şeyi reddetmesi artık komik değil; zararlı.

Bu ülke terör belasından kurtulacaksa, fırsat işte tam şu andadır.

Mazlum Kobani bile “Öcalan isterse olur” diyorsa;
Öcalan’ın sözü Kandil’i susturuyorsa;
İmralı teması PKK’nın Suriye yapılanmasını bile çatlatıyorsa…

Bu süreci kategorik olarak reddetmek,
ancak terör örgütünün işine yarar.

Türkiye ise kararlı:

Terör bitecek.
Bu bölge temizlenecek.
Süreç, devlet aklıyla ilerleyecek.

Ve kimse, memleketin geleceğini kendi siyasi ikbaline pranga vuramayacak.