Her işe besmele ile başlamaktır asıl olan. Ben ise şükürle başladım. Çünkü ilk sayımızla gazetemiz adına hepimiz için güzel bir besmele çekti Hakan Albayrak abimiz. Çok samimi, yürekten… Türkiye’de alışılmış gazetecilik formatının dışına çıkma adına… Şekliyle, muhtevasıyla ve kadrosuyla… Kendisine ve tüm ekibimize bir de bu köşe vesilesiyle sonsuz teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
‘’Bismillâhirrahmanirrahim’’ dedik ve çıktık yola… Uzun ve zor bir yolculuğun başında olduğumuzun da farkındayız. Ancak bu başa gelene kadar bir tur döndük. Çünkü her son aslında yeni bir başlangıçtır. Leonardo Da Vinci misali… Hani bu resimleri milyon dolarlar eden adam var ya… Şöyle bir hikâye anlatılır: Bir gün zamanının kralı bir kilisenin tavanına usta bir ressamın mitolojik ve simetrik bir resim kompozisyonu yapmasını ister. Da Vinci’ye başvururlar. Dört ay gibi kısa bir süre vardır. İstenilen iş için günde 12 saat durmadan çalışılırsa bu sürede ancak yetiştirilebiliyor. Da Vinci işi kabul eder. Etmek zorundadır… Çünkü “Bunu yapsa yapsa o yapabilir.” denilmiştir. Başka bir alternatifi de yoktur. İşe koyulur. Ancak bir ay boyunca her gün kilisenin ortasına sırt üstü yatarak akşama kadar tavanı seyredip gider. Bu hâl ikinci ayda da devam edince artık papazlar telaşlanıp duruma müdahale eder. Ona böyle yaparsa kellesinin gideceğini, durumu daha ciddiye alması gerektiğini söylerler. Ama nafile… Üçüncü ay da böylece bitmek üzeredir. Olay, krala aktarılır. Kral, hiddetlenerek kiliseye gider bakar ki anlatılanlar doğru ve tavanda en ufak bir çizik bile yok. Da Vinci, telaşa gerek olmadığını dört aylık sürenin sonunda her türlü cezaya razı olduğunu kendinden emin bir şekilde ifade eder. Dördüncü aydan sonra gelirler bakarlar ki tavanda bir sanat eseri kendisini göstermektedir. İşi bilen bilmeyen herkes ağzı açık seyretmektedir. Merak kaplar etrafı, nasıl oldu bu iş diye. Cevap, Da Vinci’den: “Çok basit, üç ay boyunca plan yaptım son bir ayda uyguladım.”
Da Vinci’nin hikâyesi bizimkine çok benziyor. Gazetemiz, siz değerli okuyuculara ulaşmadan evvel ciddi bir fizibilite, temayül yoklaması, ihtiyaç koklaması gibi birçok zihnî ve fiziki süreçten sonra alanında bir sanat harikası (okur yorumu) olarak vücuda geldi. Okurlarımızın fiilî ve kavli dualarıyla uzun zaman bu sanat icra edilecektir diye umuyoruz. Tam da bu izahattan sonra bizi son zamanlarda çıkan başka bir gazete ile bir araya getirip aynı kefeye koyarak “seçim gazetesi” gibi kötü bir yakıştırmada bulunanlar ile şimdilik muhatap olmayıp seçimden epey sonra -eğer kaçmazlar ise- kendileriyle görüşmeyi planlıyoruz.
Şubat ayı bizim için bir diriliş ayıdır. Bu ayda şehadete eren Metin Yükseller, İskilipli Atıf Hocalar, MalcolmXler, Es’adErbilîler (k.s.) hep Müslümanların dirilişine vesile olmuş önden gidenlerdi. Diri kalanlardır. Biz de bu anlamlı ayda önden gidenlerin yolunda diri kalmak, dimdik durmak ve üzerimize düşen görevi gücümüzün yettiğince omuzlarımızda taşımak azminde ve gayretindeyiz. Yanımızda olduğunuz için müteşekkiriz… Biz doğru yolda olduğumuz sürece, niyetimiz halis olduğu müddetçe hep yanımızda olacağınız inancındayız… Allah’a (c.c.) emanet olun…