İsrail ordusunun geçen yıl 7 Ekim’de Gazze Şeridi’ne açtığı savaş, pazar günü yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasıyla sona ererken Hamas için yeni bir savaş başladı.
Gazze Şeridi’nin kontrolünü elinde tutma savaşı en az işgal güçlerine direnmek kadar önemli.
Öncelikle bu savaşın bir koltuk ve çıkar mücadelesi olmadığını vurgulamak gerek.
Bu savaş, Filistin davasını ve direniş silahını korumak isteyenler ile direnişçilerin peşine düşüp “güvenlik koordinasyonu” adı altında işgal güçleriyle işbirliği yapanların savaşı.
Özgürlük ve onurlu bir yaşam hayali kuran Arap halkları ile diktatör rejimler arasındaki mücadelenin de bir parçası.
Hamas, ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinin ardından Gazze Şeridi’nin dört bir yanında görülen, İsrailli esirlerin teslimi sırasında gövde gösterisi yapan İzzeddin El-Kassam Tugayları ile kontrolün hâlâ kendisinde olduğu mesajını verdi.
Gazze Şeridi sakinlerinin mücahitleri coşkuyla bağrına basması da halk arasında Hamas’a desteğin azalmadığına işaret ediyor.
Netanyahu hûkûmetinin savaşın başında belirlediği hedeflere ulaşmakta başarısız olmasında Gazze Şeridi sakinlerinin ortaya koyduğu sabrın ve metanetin büyük rolü olduğu unutulmamalı.
Savaşın bir hedefi de Filistinlilerin evlerini ve topraklarını bırakıp başka ülkelere göç etmelerini sağlamaktı.
Yoğun bombardıman sebebiyle evlerini terk etmek zorunda kalan yüz binlerce kişi Gazze Şeridi’nden ayrılmadı.
Bunda elbette Mısır’ın sınırı açmamasının ve Gazzelilerin Sina Yarımadası’na yerleştirilmesine karşı çıkmasının payı da var.
Abdülfettah es-Sisi sınırı açsaydı ve yüz binlerce Gazzeli ölümden kaçıp geçici bir süre Mısır topraklarına sığınsaydı yine de hiç kimsenin onları suçlamaya hakkı olmazdı.
Ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle birlikte insanlar daha önce yaşadıkları yerlere dönmeye başladılar.
“Evlerine dönüyorlar” diyemiyoruz; çünkü çoğunun artık evi yok.
Gazze Şeridi’nde bir an önce enkaz kaldırma ve yeniden imar faaliyetleri başlamalı.
Bu arada Amerikan medyası, yeniden inşa sürecinde Trump’ın Gazze Şeridi sakinlerinin bir bölümünü başka yerlere taşımayı planladığını ve Gazzelilere ev sahipliği yapabilecek ülkelerden birinin de Endonezya olduğunu ileri sürdü.
ABD Başkanı’nın Gazze Şeridi’nin çok güzel bir konuma ve havaya sahip olduğunu, orada çok güzel şeyler yapılabileceğini söylemesi de farklı birtakım niyetlerin olduğuna işaret ediyor.
471 gün boyunca yoğun bombardıman altında, şehitlerin ve yaralıların arasında sabırla savaşın bitmesini bekleyen Gazzelilerin yeniden imar sürecinde herhangi bir yere gitmelerine gerek yok.
Bilakis enkaz kaldırma ve yeniden imar faaliyetleri Gazzelilere iş imkânları sağlar.
Gazze Şeridi sakinlerinin kahir ekseriyeti, bir başka ülkeye geçici ya da kalıcı göçmen olarak girmektense yeni evlerine kavuşuncaya kadar gerekirse bir süre daha çadırlarda yaşamayı ve evlerini kendi elleriyle inşa etmeyi tercih edecektir.
Hatta savaş sırasında veya öncesinde Gazze Şeridi’nden çıkanlar bile geri dönmek istiyorlar.
Topraklarını terk etmemeyi dava edinen, yıllar önce silah zoruyla çıkarıldıkları köylerine ve kentlerine geri dönme hayalinden asla vazgeçmeyen insanlar daha iyi koşullarda yaşamak için başka ülkelere göç ederler mi?