Libya açıklarında “Tuna-1” isimli Türk yük gemisine düzenlenen ve bir vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan saldırı doğrudan Türkiye’ye yapılmış planlı bir saldırıdır.

Saldırının arkasında, daha önce Türkiye’yi defalarca uçaklarını düşürmekle ve gemilerini batırmakla tehdit eden, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır tarafından desteklenen Tobruk hükümeti ve General Halife Hafter var.

Tobruk’tan gelen açıklama da zaten saldırının açıkça üstlenildiğinin kanıtı.

Geminin Derne kentine yaklaşmaması için uyarıldıktan sonra bombalandığı iddiası ise kimsenin inanmayacağı ucuz bir hikaye.

Şayet amaç iddia edildiği gibi geminin Derne’ye yaklaşmamasını sağlamak olsaydı bu iş gemi doğrudan vurulmadan da yapılabilirdi.

Karadan açılan topçu ateşinin ardından gemi uzaklaşırken havadan yapılan saldırılar amacın uyarı olmadığını gayet net bir şekilde gösteriyor.

Böyle bir saldırının Türkiye’de seçimlere bir aydan daha az bir süre kala gerçekleştirilmiş olması da anlamlı.

“Tuna-1” gemisine düzenlenen hain saldırıya uygun bir zamanda ve muhatapların anlayacağı dilde gerekli karşılık verilmeli.

En sert dille kınama ve Birleşmiş Milletler nezdinde girişimde bulunma gibi diplomatik adımlar elbette atılmalı fakat bu tür adımlar maalesef caydırıcı olmuyor.

Libya’nın başkenti Trablus’taki hükümet, yayınladığı bildiride Türk yük gemisini hedef alan saldırıyı kınadı.

Saldırının Halife Hafter’e bağlı güçlerce gerçekleştirildiğine işaret etti.

Birleşmiş Milletler de gemimize yapılan saldırıyı kınayarak, saldırının gerçekleşmesine neden olan gelişmelerin “derinlemesine” soruşturulmasını istedi.

Hafter’in Libya’da sıradan bir maşa olduğunu bu ülkedeki gelişmeleri takip eden herkes bilir.

“İslamcıların kökünü kazıma” sözü vererek yola çıkan Hafter, ikinci bir Kaddafi’ye izin vermemekte kararlı Libya halkının güçlü direnişini karşısında bulunca, aldığı her türlü desteğe rağmen karşı devrimde başarılı olamadı.

Trablus’u kuşatma girişimi geri püskürtüldü.

Hafter’in arkasındaki güçler, ömrü hezimetlerle dolu kifayetsiz muhteris generali Libya halkının özgür iradesinin karşısına jandarma olarak dikme gayretinde.

Tobruk hükümetinin Hafter’i ordu genel komutanlığına getirmesi de bu planın bir parçası.

Fakat Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Bernardino Leon’un sunduğu uzlaşı taslağında Hafter’e yer verilmiyor.

Çünkü Hafter’in sorunun bir parçası olduğunu uluslararası toplum da biliyor.

Fas’taki görüşmelerde taraflara sunulan taslakta, Libya ordusuna Hafter yerine “Başkanlık Konseyi”nin komuta etmesi öneriliyor.

Beşşar El Esed ve General Halife Hafter, Suriye rejiminin uçağımızı düşürmesi ve Tobruk hükümetinin gemimize saldırması birbirine çok benziyor.

Hafter güçleri de tıpkı Suriye rejimi gibi sadece Türkiye için değil bölge ülkeleri için tehlike teşkil ediyor.

Sudanlı kaynaklar geçenlerde Darfurlu isyancıların Hafter’in desteğiyle ülkede büyük çaplı terör eylemleri gerçekleştirme planlarının deşifre edildiğini açıkladı.

Tobruk hükümetinin Türkiye’yle birlikte Sudan’ı da Libya’da “teröristlere destek vermek ve silah yardımında bulunmak” ile suçladığını unutmayalım.

Hafter yılanının başı dafa fazla büyümeden ezilmeli…