Gençlerin elinden tutan, onlara yol gösteren, yol açan hatta bazen yol olan insanlara hayranım. Zira ben başarabileceğine inanan ve inanılan ya da sadece başaramayacağına inandırılmamış gençlerin dünyayı değiştireceklerine inananlardanım.

Hayal kurmanın neredeyse mukaddes olduğunu düşünüyorum bazı zamanlarda. Zira her hakikatin bir hayalle başladığını biliyorum. İmkânsız denen, olmaz denen, başarılamaz denen her ne varsa ve bugün olmuşsa birinin çıkıp olmaz denenin olacağına inandığını ve belki de kimsenin inanmadığı ama kendisinin inandığı bir hayale sarıldığını biliyorum.

Pek çok şehir geziyorum ben ve her birinde yüzlerce genç kardeşimle muhabbet ediyorum. Adına “konferans” demeyi sevmiyorum. Başkasının diliyle türkü söylemek gibi o. Bence muhabbet yani. Oralarda gördüğüm en kıymetli şey şu; gençler her şeyi biliyor, görüyor ve anlıyorlar. Her şeyin farkındalar. Ama bir problem var ki anlaşılamadıklarına inanıyorlar. Ve kendimize gerçeği söyleyelim; haklılar. Ve bunun için de kendilerini yalnız hissediyorlar. Zira bu dünyada en büyük yalnızlık anlaşılamamaktır.

Benim kanaatim o ki çok uzunca zamandır bu memleketin gençlerinin elinden alınan şey; hayal kurmak. Ve bizler hayal kurmayı bıraktığımız zamandan beri başkalarının kurduğu hayallerde yaşamaya mecbur olduk. Ama olmadı üzerimize bu. Yakışmadı ve durmadı, sığamadık içine, olamadık yani. Oysa kendi kurduğumuz hayallerle dünyalar inşa etmiştik bizler. Yine yaparız, yapabiliriz ve yapıyoruz da ama bu kadar zor ve bu kadar acılı olmak zorunda değil.

Bırakın gençleri, inanın onlara, yollarını açın ya da en azından engel olmayın, bakın görün neler yapacaklar.

Dedim ya gençlere yol açanlara ve yol gösterenlere hayranım diye, işte tam da bunun için bir teşekkür etmem lazım. Uzunca bir zamandır Başakşehir Belediyesi ile bir atölye çalışması yapıyoruz. Roman ve kurgu atölyesi… Esasında yazmak ve kitaplar üzerine dersler yaptığımız ve hayaller kurup da o hayalleri yazıya aktardığımız bir atölye. Geçtiğimiz hafta ilk mezunlarını verdi. Sertifika törenine doğal olarak ben de katıldım. Benim atölyem ile beraber on üç ayrı atölye çalışması varmış ve ders veren hocaların her biri alanında ülkenin önemli kişileri. Radyo akademisi, dublaj okulu, Youtube akademi, Grafik Tasarım daha ismini sayamadığım akademilerden yıllardır süren eğitimlerin ardından yüzlerce öğrencinin mezun olduğunu öğrendim. Bu kadar ciddiyetle ve gerçek bir okul gibi çalışmalarına açık konuşayım hem hayret ettim hem hayran oldum.

“Bir belediye gençler için ne yapmalı?” sorusunun tam olarak cevabı oradaydı. Yol açmak ve yol göstermek.

Bu güzellik için Yasin Kartoğlu Başkan’a çok teşekkür ederim. Hâlâ genç-yazar kabul edilecek biri olarak yaptığı hizmetin gençlerdeki karşılığını çok iyi biliyor, anlıyor ve görüyorum. Bir de tüm bunların organizesinde ve fikri altyapısında mimar olan Necip Fazıl Ergüt’e teşekkür ederim.

Ne güzel ki hayallere inanan birileri var. İyi ki var… Var olsunlar…