Yemen’de Ali Abdullah Salih’in yandaşlarının desteğiyle seçilmiş meşru hükümete darbe yaparak başkent Sana’yı işgal eden Husiler, geçenlerde Suudi Arabistan’ın Necran bölgesine baskın düzenlediklerini, Riyad öncülüğündeki koalisyon güçlerinin üç tümenini bozguna uğrattıklarını ve aralarında subayların da olduğu yüzlerce Suudi Arabistan askerini esir aldıklarını açıkladı.

Fakat askeri uzmanlar Husiler’in iddiasına şüpheyle yaklaşıyor.

Çünkü Husiler daha önce de birçok kez gerçekleri bolca yalanla ve asılsız iddialarla süsleyerek propaganda malzemesi olarak kullanmıştı.

Örneğin hiç kimse Aramco saldırısının Yemen topraklarından düzenlendiğine inanmazken Husiler hâlâ saldırıyı kendilerinin gerçekleştirdiğini söylemeye devam ediyorlar.

Koalisyon askerlerinin esir alındığı Kitaf bölgesi Suudi Arabistan’da değil Yemen’de.

Görgü tanıklarının ifadelerine göre esir alınanlar da Yemen ordusu askerleri değil Suudi Arabistan tarafından para karşılığı savaştırılan Yemenliler.

Görüntüleri yayınlanan askeri araçlar ise koalisyon güçleri tarafından paralı askerlere verilen araçlar.

Husiler’in Kitaf’taki saldırısından kurtulan Yemenliler ilginç şeyler anlatıyorlar.

Suudi Arabistan’ın Yemen ordusunu zayıflatıp Birleşik Arap Emirlikleri’nin Güney Yemen’de yaptığı gibi paralı askerlerden kendisine bağlı güçler oluşturmaya başladığını, bu sebeple bir buçuk yılda elde edilen kazanımların birkaç gün içinde kaybedildiğini söylüyorlar.

Kitaf bölgesinde Husiler’in açık hedef halinde olmalarına ve koalisyon güçlerinden ısrarla hava desteği talep etmelerine rağmen bekledikleri desteğin bir türlü gelmediğini anlatarak Suudi Arabistan’ı suçluyorlar.

İç savaş sebebiyle yoksulluğun pençesinde kıvranan Yemen’de üç-beş kuruş için savaşmak zorunda kalan Yemenliler’in Husiler tarafından esir alınmalarının veya ölmelerinin Suudi Arabistan için zerre kadar önemi yok.

Husiler’in baskınlarında kaybedilen askeri araçlar için de aynı durum söz konusu.

Hepsi Riyad’ın gözünde bir miktar para kaybından başka bir şey değil.

Amerika’dan yenisini satın alırlar.

Bu arada, Husiler’e ait El-Mesir’e kanalının haberine göre, Esir İşleri Komitesi Başkanı Abdülkadir El-Murtaza, 3’ü Suudi Arabistanlı 350 esirin serbest bırakılması için Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi’ne teklifte bulunduklarını açıkladı.

Husiler operasyonla ilgili servis ettikleri ilk haberlerde 3 bin esirden ve yüzlerce Suudi Arabistanlıdan söz ediyorlardı.

O sayı bir anda 350’ye ve Suudi Arabistanlı esir sayısı da üçe düşüverdi.

Yemenli gazeteciler önemli bir noktaya daha dikkat çekiyor ve Husiler’in evlerine baskın düzenleyerek veya kontrol noktalarında gözaltına aldığı insanları da savaş esiriymiş gibi gösterdiğini söylüyorlar.

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Yemen’de başarısız olduğu herkesin bildiği bir gerçek.

Fakat bu Husiler’in asılsız iddialarına ve kirli propagandasına körü körüne inanmayı gerektirmiyor.

“el-Yemen es-Saîd” (Mutlu Yemen) adıyla bilinen o güzel ülkenin bugünkü acınacak durumunun baş müsebbiplerinden birinin de Yemen’i yönetmenin kendileri için “kutsal bir hak” olduğuna inanan İran destekli Husiler olduğu unutulmamalı.