Tüm dünyada, yaşamı deyim yerindeyse felç eden yeni tip koronavirüs salgını, mazlum ve ihtiyaç sahibi kimseleri diğerlerine göre daha zor durumda bıraktı. Tabii herkesin derdi kendine büyük; kiminin pırlantasının ayarı düşük, kiminin ekmeği bayat… Hep böyle oldu, böyle de sürer gider. “Tuzu kuru” tabirinin içini dolduranların, varoşlarda hayat mücadelesi verenleri anlaması pek imkan dahilinde değil.

***

Bu süreçte hep sağlık çalışanlarımızı konuştuk; hiç şüphesiz bu mücadelede aslan payı onlara ait. Tabii ki hastanelerin hijyenik olması için yoğun mesai harcayan temizlik personeli emekçilerimizi de unutacak değiliz. Bu yazımda, yardım kuruluşlarımız üzerinde durmak istiyorum. Her biri ayrı ayrı takdirlik işler çıkarıyorlar. Özele inecek olursam, bir yardım kuruluşumuz var ki; kıt imkanlarla büyük işler çıkarıyor. Duydunuz mu daha önce bilmiyorum, adı: Kurt-Ar… Anımsamanız için size ipucu vereyim; Şehit Musa Özalkan’ı hatırlıyor musunuz? Zeytindalı Harekâtı’nın ilk şehidi kahraman astsubayımız… İşte o vatan evladının “Şehit düşersem tazminatımla Talafer ve Çobanbey’de iki okul kurun” diye vasiyet bıraktığı dernektir; Kurt-Ar… Bu ağır sorumluluğu sırtlanan Kurt-Ar ekibi, Çobanbey’de tamamen dernek içi yardımlaşmayla, Talafer’de ise öncü çalışmalarla vasiyeti yerine getirdi.

***

Çağrı başkan başta olmak üzere derneğin tüm üyeleri yaptıkları işi Allah rızasını gözeterek yapıyor. Milli hassasiyet, en üst düzeyde diyebilirim. Suriye’de de diğer noktalarda da “Beklenen Türk’ü” temsil ediyorlar. Benim bu dernekle yollarımın kesişmesi, görüşlerine çok kıymet verdiğim bir büyüğüm sayesinde oldu. Sonrasında derneğin İstanbul gönüllülerinden birkaçıyla tanışma fırsatı yakaladım. İstanbul’daki işleri Abdullah ağabey eşiyle birlikte tertip ediyor. Ankara’da başka bir ekip var. Zaman zaman ekipler bir araya gelip kampa giriyorlar. Tüzükte yazmayan ama herkesin bildiği bir kural var; amaçsız bir araya gelmek yasak. Anlayacağınız sosyal etkinlik konusunda da baya iyi durumdalar. Bu dernek, insan kadar doğa ve hayvan canlısı diyebilirim; Arnavutköy ormanlarındaki sahipsiz hayvanlara barınak yapacak kadar…

***

Kovid-19’la mücadele sürecinde de ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı başaran Kurt-Ar, farkındalık olarak sağlık çalışanları için 10 bin siper maske üretti. Öyle “bas parayı al” şeklinde değil; tamamen kendi çalışmalarıyla başardılar bunu. Ramazan sürecinde de gelen bağışları ihtiyaç sahibi kimselere ulaştırma çalışmaları sürüyor. Şu sıra Suriye’de bin kişilik bir iftar yemeği dağıtımı için çalışılıyor. Bu arada, derneğin faaliyet alanı sadece Türkiye ve Suriye değil; Azerbaycan, Irak, Kırım, Makedonya’da da faaliyetler yürütülüyor. Afganistan için de girişimler var. Anlatılacak çok şey var ama kısa ve öz olarak; yiğidin hakkını vermek gayesiyle, “İyi ki varsın Kurt-Ar” diyorum… Kalın sağlıcakla…