Rusya ve Fransa’nın Kafkaslar’daki şımarık çocuğu Ermenistan’ın saldırgan tutumu, bölgedeki tansiyonun son yıllardaki en yüksek seviyesine çıkmasına neden oldu. Sovyetler döneminde ‘patron millet’ Ruslarla olan mezhep bağından ötürü edindiği ayrıcalıklarla uzun yıllar boyunca hazırlık yapan ve sonrasında Azerbaycan toprağı olan Karabağ’a çöreklenip BM tarafından dahi işgalci kabul edilmesine karşın 27 yıldır geri adım atmayan Ermenistan, ‘birilerinin’ fena dolduruşuna gelmiş olacak ki ‘Gardaş’ topraklarına yönelik füzeli saldırılarda bulunma cesareti gösterdi. Bu belki de güçlenen Azerbaycan ordusunu bir test etme girişimiydi. Tabiri caizse bir ‘el ense çekip’ karşı tarafı tartmak denilebilir. Fakat Azerbaycan eski Azerbaycan olmadığını askeri alanda büyük ilerleme kat ettiğini tüm dünyaya gösterdi.

*****

Kısa sürede Ermeni ordusunu perişan eden Azerbaycan ordusu, halkından ve Anadolu Türklüğü’nden aldığı destekle Karabağ’da işgal altındaki köyleri ve ilçeleri azad etmeye başladı. Darmaduman olan ve ordusu deyim yerindeyse kırılan Ermenistan Başbakanı Paşinyan, elbette çareyi ‘her şeyi kabul etme’ pahasına Putin’den yardım dilenmekte buldu. Zira biraz daha gecikse ve 2-3 ilçe daha azat edilmiş olsa; aşırı milliyetçi Ermeni toplumu, Paşinyan’ı bırakın koltuktan indirmeyi linç bile edebilirdi. Moskova’da Lavrov’un ev sahipliğinde bir araya gelen Azerbaycan ve Ermenistan heyetleri 10 saat süren bir görüşmenin sonunda 4 maddelik bir ateşkese imza attı. Meseleyi Ermenistan lehine 27 yıldır sulandıran ve çözümsüzlüğü politika belirleyen Minsk eş başkanları (Rusya-Fransa-ABD) ilerleyen süreçte de Türkiye’siz bir masa için sözde ateşkese madde koymayı ihmal etmediler. Bu durum Türkiye kamuoyunda ve Azerbaycan halkında moral bozukluğuna neden olsa da aslında çok da önemli değildir. Çünkü Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan ‘güzellikle’ çekilmesi ve Azerbaycan’ın durması artık mümkün olmayacağına göre çözüm masa değil, sahadır. Türkiye’de sahadaki yerini tüm varlığı ve imkânlarıyla gardaşlarımızdan yana almıştır.

*****

Evet artık geri dönüş yoktur. Bu kararlılığı, son durum hakkında fikirlerinden istifade etmek için aradığım, Ebulfez Elçibey döneminde devlet için üst düzey görevlerde bulunan Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu’nun sözlerinden de açıkça anladım. Aliyev yönetimine kendisi dahil muhalif olan tüm siyasal organizasyonların her şeyi bir kenara bırakarak bu meselede yekvücut olduğunu belirten Nerimanoğlu, geri çekilme olmayacağını ve 1 milyon Azerbaycan Türkü’nün şehit olması söz konusu olsa bile Karabağ’ın azat edileceğini söyledi. Türkiye’nin desteğinin çok önemli olduğunun da altını kalınca çizen Kamil Hoca, Ermeniler’in yeryüzünde en büyük korkusunun Türkiye olduğunu belirtti. Ermenistan’ın terör örgütleri vasıtasıyla yıllardır bölgede güç devşirdiğini belirten Hoca, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki dostluğun daha da ilerlemesinin Erivan yönetiminin ve Moskova’nın kâbusu olacağını söyledi. Ne diyelim Allah o günleri dünya gözüyle görmeyi nasip eder inşallah… Kalın sağlıcakla…