Dışarıdan bir saldırı geldiğinde içeri bakarım. “Ne oldu hangi açığı verdim de bu saldırı cesaretini buldular ve bana saldırabiliyorlar” derim.
“Fransa’da, aralarında eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, üç eski başbakan, Yahudi ve Hıristiyan cemaati temsilcileriyle yazarların da bulunduğu 300 kişinin imzasıyla yayınlanan Kur’an-ı Kerim’den “şiddet ve Yahudi karşıtı fikirleri yaydığı gerekçesiyle bazı ayetlerin çıkarılması” gibi küstahça talep içeren bir mesele yakın gündemimizi meşgul etti.
Oysa bu Fransızlar konuya o kadar Fransızlar ki…
Kur’an-ı Kerim’i tanımıyorlar.
Zannediyorlar ki asılları tahrip edilmiş, insan eliyle sonradan yazılmış İncil ya da Tevrat gibi Kur’an-ı Kerim de canımızın sıkıldığında ayetlerini çıkarabileceğimiz, istediğimize uyacağımız istediğimize de uymayacağımız öylesine bir turizm rehberi…
“Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”(En’am, 6/115)
Bu ayet-i kerimenin bulunduğu bir kitabın değiştirilme imkân ve ihtimali yoktur. Zira Allah-u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de yine “Kesin olarak bilesiniz ki bu zikri (vahyi, Kur’an’ı) kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.” (Hicr, 15/9) ayetiyle konuyu sabitlemiştir.
Bu konuda müfessirlerden Fahreddin Râzî de ilgili ayeti şöyle tefsir ediyor:
“Kur’ân’ın ki gibi korunma hiçbir kitaba nasip olmamıştır. Başka hiçbir kitap yoktur ki, az çok tashif (kelimeyi yanlış yazma), tahrif (yazarken harflerin yerini değiştirme) ve bozulma girmemiş olsun. Bunca dinsizlerin, Yahudiler’in ve Hristiyanlar’ın Kur’ân’ı değiştirmek ve bozmak üzere birçok arzuları ve hırsları bulunduğu halde, bu kitabın her yönden tahriften korunmuş olarak kalması en büyük mucizelerdendir. Bundan dolayı, bunun bir gayb haberi olduğu gerçekleşmiş bulunuyor. Bu ise üstün bir mucizedir.”
Allah’ın korumasında olan kitabımız için kimin ne istediği ve neyi talep ettiği çok önemli değil. Önemli olan yazımın ilk cümlesiyle ifade etmeye çalıştığım bu hadsizlerin böyle bir harekete nasıl cüret ettikleridir.
Önemli olan biz bunlara böyle bir açığı nasıl verdik ki bunlar kalkıp benim kitabımla ilgili “değiştirilsin, çıkarılsın” diyebiliyorlar. İşte asıl mesele bu zannımca.
Son zamanlarda artan deizm gibi “Müslümanım ama Kitap’ta Sünnet’te işime gelmeyen yerler var o yüzden çağımıza uygun bir gözden geçirilsin” gibi çarpık, sapkın zihniyetler bu tarz saldırılara fırsat vermektedir. Nefsimizin hadsizliğine çözüm bulmadan hadsizlerin hadsizliğine bir şey yapamayız. Tabii kınamadan başka!