İsmim Leyla Muhammed, bir zalim vatanımı viran etti...

Yılların yüzüme kazıdığı kırışıklıklar gibi uzanıp giden yollara düştüm, size sığındım...

Size sığındım...
Tarihin adını Millet-i Necibe koyduğu size sığındım.
Mazluma dost, zalime düşman olarak nam salmış size sığındım.
Kim vazgeçer ki vatanından? Doğduğu, büyüdüğü, kokusu genlerine kadar işlemiş vatanından kim vazgeçer ki? Sokakları leylak kokan Halep terk edilecek şehir miydi?
Hem de ne terk ediş... Çoluk çocuk, torun torba, yaşlı genç, savrulduk dünyanın dört bir yanına...
Nasip, ben Norveç’e değil, size sığındım.
Halep'in kadim kardeşi Antep'e sığındım...
Aşınız aşımıza, haliniz halimize, dininiz dinimize benzediği için değil, aynısı olduğu için emniyette hissettim kendimi uzun yıllar...
Kimseye bir zararım olmadı, bin bir güçlükle gurbetin meşakkatine katlandım, geceleri gözlerimi yumduğumda Halep’in şen şakrak sokaklarının hayali ile giderdim hasretimi...
Benim Halep’imi bir zalim viran etti, ben size sığındım, sığındım anlıyor musun?
Ben size sığındım!
Bir zalimin şerrinden emin olmak için size sığındım!
Kimseye bir zararım olmadı!
Ben size sığındım!

Ben evi yurdu viran olmuş ve size sığınmış yaşlı ve mazlum bir kadınım...

Dört gün önce suratımı tekmelediler benim...

Sebebini anlamadım.
Vuran “Mülteci düşmanı bir ırkçıymış” dediler...

Hangi ırkın ırkçısıymış?

Kendisine sığınmış yaşlı ve hasta bir kadını tekmelemek Türk’ün töresinde yok...

Hangi ırkın ırkçısı bunlar?

Aranızda benim yediğim o tekmeyi yüzünde hissetmeyen var mı?

Hangi ırkın ırkçısı bunlar?