Gaziantep, Gastronomide resmen çağ atlıyor ve Türkiye ekonomisine bu alanda bir değer katıyor. Neden mi bu kanıya vardım? Öncelikle bu kentin vizyonu herkesi çok etkiliyor ve gastronomi ile ilgili yazı çalışmalarıma ben de ilk olarak Gaziantep ile başladım diyebilirim. Gaziantep, gastronomi dalında, UNESCO "Yaratıcı Şehirler Ağına" ilk giren şehrimiz. Ardından gastronomi turizmi çalışmalarını başlatan ilk kent olarak da görülebilir. Bugün dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanından Gaziantep yöresel lezzetlerini tatmak için bu ile seyahat ediliyor. Yine Mutfak Sanatları Merkezi adı altında yöresel lezzet restoranını açan ilk ilimiz. Daha böyle birçok ilk sayabilirim Gaziantep için. Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve gastronomi ekibi şimdilerde yeni yeni ilklere daha imza atma peşinde. Udma Peynir ve Rayiha Baharat Müzesi gibi. Belki benzerleri olabilir ama bu tarzda daha önce hiç yapılmamış yeni projeler bunlar.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin gastronomi serüveni

Geçen hafta Gökmen Sözen’in önderliğinde bir grup gazeteci dostla Gaziantep’teydik. Udma ve Rayiha müzesi ve Musem Akademi’yi gezdik. Udma, İmam Çağdaş ve Omaç’ın nefis lezzetlerinin tadına baktık. Gaziantep gastronomi faaliyetlerinin önderliğini yapan Gazibel Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Tural ve MSM mutfaklar Koordinatör Şefi Doğa Çitçi ve ekibi sürekli bizimle birlikteydi.  Kısaca Gaziantep bu noktaya nasıl geldi derseniz, ilk olarak Unesco ile başlayan gastronomi sürecini MSM Mutfak Sanatları Merkezi ile devam ettirdi. Hemen ardından MUSEM Mutfak Sanatları Akademisi’ni kurdu ve uluslararası çapta eğitimlere başladı. Şimdi ise yeni eklenen Rayiha Baharat Müzesi de bu yolculukta önemli bir kilometre taşı olacak. Yine bu aşamada devam eden UDMA Peynir Müzesi ve Restoranı, Sabun ve Pekmez Müzesi ise Gaziantep sevdalılarını bekleyen yeni sürprizler. Gaziantep gastronomisinde şehrin içinde bu çaba gösterilirken dünyanın birçok yerinde de yuvalamanın, katmerin, içli köftenin, kebabın ve onlarca yemek çeşidinin anlatıldığı çalıştaylar da devam ediyor.

...

Rayiha Baharat Müzesi

150’e yakın baharatın içinde bulunduğu Şahinbey ilçesinde kurulan Rayiha Baharat müzesi, bence sıradan bir proje değil. En çok ilgimi çeken de üst katında belki de Gaziantep’in ilk fine dining bir restoranı bulunuyor olması. Bu restoranda Şef Doğa Çitçi imzasını taşıyan menüyü tadımlarken resmen kendimi uluslararası bir restoranda yemek yiyorum gibi hissettim. Dekor desen olağanüstü nitelikteydi. Yine bu müze aynı zamanda butik bir otel mahiyetinde olup her bir odası bir baharat ismi ve kokusu ile dizayn edilmiş bir halde misafir ağırlıyor. Harika göl manzarası ve doğal ortamıyla muhteşem bir seyir alanı var. Ayrıca bazı baharatın özel bahçede dikimi de yapılıyor. Hatta tarçın ağacı bile ekilmiş. Yine müzede kurulan Aktar Kafe’de baharat çeşnilerinden yapılmış nefis içecekler sunuluyor. İlerde bu kafede baharat satışı da yapılacak.

Doğanın kucağında bir müze

Rayiha Müzesinin diğer bir misyonu da baharatın inanılmaz derecede zengin dünyasını tüm yönleriyle paylaşmak, siyasi tarihi, coğrafyayı ve insanlığı nasıl etkilediğini anlatmak ve tarih sayfalarından sofralara uzanan bu benzersiz maceranın anlaşılmasına da fırsat tanımak olacak. Türkiye’de henüz benzeri yapılmayan bir proje olan bu müze, içerisindeki zengin bitkilere uyumlu, tabiatın tam merkezindeki Alleben Göleti’nin kıyısında bulunuyor. Dünyadaki benzerlerine de fark atan Baharat projesi, bir müze olmaktan ziyade bana göre entegre bir baharat üretim tesisi, deneyim ve sergi merkezi olarak görülmeli. Birinci katında, 150’ye yakın baharatın dokunup koklanarak gezildiği bir alanı var. Profesyoneller için kurulan Rayiha AR-GE laboratuvarında süper kritik ekstraksiyon yöntemi ile pek çok bitkinin özütü çıkarılarak yeni ürünler elde ediliyor. Müzenin bitkilerle elde edilen hediyelik ürünlerin, pasta ve içeceklerin sunulduğu Aktar kafesi ve temalı odalarıyla şık bir misafirhanesi bulunuyor. En önemlisi de en üst katında da MSM’nin muhteşem bir deneyim restoranı bulunuyor.

Baharatın gizemli dünyası

Ziyaretçiler, konusunda uzman Raviyanların mihmandarlığında müzeyi gezerken, burada şifa, tarih ve mitolojiyle karışan baharat dünyasını tüm yönleriyle öğreniyor. Defnenin 5 milyon yıllık ömrünü, tuzun Gandhi’ye yaptığı mucizevi iyiliği ve baharatın aşkla dönüştüğü Tac Mahal hikâyesi gibi. Misafirler en üst katta fine dining bir mekânda yemek ziyafeti veya göl kıyısında hiç tadılmayan bir baharat kokteylini de deneyimleyebiliyor. Burada konaklama hizmetinin de olması bir müze için büyük avantaj. Rayiha yönetimi, araştırmacı akademisyen ve profesyonellerin yapacakları ziyaretlerde misafirlerini bizzat müzede ağırlamayı ve Baharat Araştırma Merkezi olarak da buradaki AR-GE çalışmaları ile akademik camiada sesini duyurmayı hedefliyor. Müze müdürü Hazal Bostancıeri olmak üzere tüm emeği geçenleri kutluyorum.

...

Udma Peynir Müzesi

10 ay gibi bir zaman önce sadece restoran bölümü açılan Gaziantep Kozluca Mahallesindeki Udma Peynir Müzesi ve Restoranında, coğrafi tescilli Antep peynirinin dünyaya tanıtılması ve gelecek kuşaklara aktarılması hedefleniyor. Gaziantep yöresine ait peynirin hikâyesinin anlatılacağı bu müzede şu an kahvaltı yapılabiliyor. Bizde ziyaretimizde Gaziantep’in nefis yöresel kahvaltı ürünlerinden tattık.

Eski hamamdan peynir müzesi

Restoran bölümünden sonra kısa bir zaman içinde kalan kısmı da tamamlanarak açılması beklenen müze, 14. yy.’ dan günümüze gelen eski bir hamam restore edilerek yapılıyor. Udma Peynir Müzesi, müze, restoran ve market olarak 3 bölümden oluşuyor. Udma’nın müze bölümünde peynirin hikâyesi anlatılacak. Restoran bölümünde ise taze, doğal ve yerel malzemelerden oluşan benzersiz bir kahvaltı ve yöresel lezzetler menüsüyle keyifli bir deneyim sunuluyor. Marketinde ise; Antep peyniri ağırlıklı olmak üzere peynir çeşitleri ve yöresel ürünler satılıyor.

Udma, yerel bir aksiyon olmasının ötesinde bir proje

Udma Peynir Müzesi ziyaretimizde bazı bilgilendirmelerde bulunan Gazibel Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Tural; “Müzeler, insanlığın sanatsal, bilimsel ve kültürel değerlerini halka ve gelecek kuşaklara aktarmak üzere toplamak, bilginin gelişmesi ve yaygınlaşmasını sağlamak ve toplumun gelişmesine katkıda bulunmak üzere kurulur. Bizde gelecek nesillere kültürümüzü aktarmak üzere bu yola çıktık. Gençlerimize gösterdiğimiz özen, ülkemiz geleceğine yapılmış en büyük yatırımdır. Gaziantep, bugüne kadar gerçekleştirdiği tüm gastronomi yenilikleriyle Mezopotomya kültürü ve zenginliğine de sahip çıkan bir strateji izledi. Bu durum Udma Peynir Müzesi çatısı altında da devam edecek. Udma’nın anlamına gelince, Türkçemizin en kök eserlerinden birinde peynir ilk “Udıtma / Udma” yani uyutma olarak geçer. Udma, Gaziantep peynirinin en saf örneklerini, yapım aşamalarını, saklanma ve sunum tekniklerini deneyimle öğretmeyi hedefliyor. Müze, Antep peyniri yapımında kullanılan teknikleri öğreten bir atölye gibi çalışacak. Müzenin uygun maya ve malzemelerin diğer peynir ürünlerinin yanında satılabileceği bir satış yeri ve örnek peynir lezzetlerinin sunulduğu bir restoranı bulunuyor. Başkanımız Fatma Şahin’in dediği gibi “Kültür bir kimliktir. Kültür bizi anlatan çok önemli bir gelenektir.” Bizlerde başkanımızın bu vizyonuyla kültürel değerlerimizi koruyor, geleceği geçmişe taşıyor ve yarınlarımıza mirasımızı tekrar miras bırakıyoruz. Evrensel değerlerimizi insanlığın hizmetine sunmak ve paylaşımını sağlamak ise nihai hedefimiz” şeklinde konuştu.