Enflasyon rakamları açıklandı. Nisan ayı verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 69,8 oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e göre mayıs ayı, enflasyonun pik yapma zamanı. Sonrasında keskin düşüşler yaşanacak, piyasalar rahatlayacak.

Açıklamalar bu yönde. Peki yaşadıklarımız, piyasa gerçekleri?

Ortaya çıkan verilerle piyasa gerçekleri arasında bir sıkıntı var gibi! Nasıl mı? Buyurun birlikte inceleyelim.

Küresel ölçekte gıda fiyatları nisan ayında 0,3 artış gösterirken, yıllık bazda yüzde 7,4 oranında geriledi.

Türkiye’de durum nasıl? İşte sıkıntı burada!

Ülkemizde nisan ayında gıda enflasyonu aylık bazda yüzde 2,78 artış gösterirken, yıllık bazda artış yüzde 68,5 olarak gerçekleşti. Yani yükseliş var.

Küresel ölçekli krizi bahane ederek zam üstüne zam uygulayan fırsatçılar, stokçular…

Döviz fiyatlarını, akaryakıt fiyatlarını, ilave istihdam giderlerini, enerji ve lojistik fiyatlarını bahane ederek insafsızlık sınırlarını zorlayan tamahkârlar… Bugünkü yaşatılanları nasıl izah edebilecekler?

Türkiye bahar hasadına başladı. Özellikle meyve-sebze fiyatlarında ciddi düşüşler yaşanıyor, döviz fiyatları stabil, akaryakıt fiyatlarında artış çok yavaş, ilave istihdam gideri yok!

Peki bu artış nereden kaynaklanıyor?

Küresel ölçekli maliyetleri bahane edenlere inat, veriler aksi yönde. O zaman geriye bir seçenek kalıyor. O da Türkiye şartlarının olağanüstü değişiklikler göstermesi.

Enflasyon canavarı nereden besleniyor?

Şöyle açıklayabiliriz…

Piyasada mantar gibi yayılan tamahkârlar, kontrol sisteminin zayıflığı, ceza ve müeyyidelerin caydırıcılıktan uzak olması, serbest piyasa aldatmacası…

Serbest piyasa ekonomisi ile serbest kazıklama kavramlarını karıştırıyoruz gibi!

Birileri piyasaları istediği gibi yönetip yönlendiriyor, vatandaşın çaresizliğini fırsata çeviriyor!

Artık bu iş Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tek başına ilgilenmesi sürecini çoktan aştı!

Cumhurbaşkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı devreye girmeli.

Başka?

İçişleri Bakanlığı acilen devreye girmeli. Son dönemde çetelere karşı yürütülen başarılı bitirme operasyonları ve adalet merceği bu yöne çevrilmeli.

Vatandaş can derdine düşmüş. Olay beka sorunu hâline gelmiş durumda!

Milletin mutfağına, tenceresine göz diken, ocağını söndürmeye çalışan çetelere acilen operasyon yapılmalı.

Bir başka konu da kırmızı et fiyatları…

Son bir yılda dana eti fiyatındaki artış oranı yüzde 83,4'e ulaşırken, kuzu etinde bu oran yüzde 118'i gördü. 2024 yılının ilk çeyreğinde ise kırmızı et fiyatları yaklaşık yüzde 40 artış gösterdi.

Kurban Bayramı yaklaştıkça ortaya kötü kokular yayılıyor.

İddia o ki; kırmızı ette yaşanan sorunun en büyük nedenlerinden biri Kurban Bayramı öncesi hayvan kesiminin yavaşlatılması.

Kesim sınırlı sayıda olunca piyasada hayvan yok algısı oluşuyor ve fiyatlar yükseliyor.

Sektörel kaynakların iddiaları kabul edilebilir cinsten değil. Kesimlik hayvanların ahırlarda saklandığı, fiyatların suni olarak artırıldığı iddialarına mercek tutulmalı.

Kasaplar fiyatların sabitlenmesi gerektiğine inanıyor. Etiket değiştirmekten yorulduklarını, müşterilere karşı mahcup olduklarını ifade ediyorlar.

Yeri gelmişken, şu sorulara da cevap arama hakkımı kullanmak istiyorum!

Kırmızı et ithalatı hangi bölgelerden ve hangi ekonomik şartlarda yapılıyor, maliyeti ne kadar?

İç piyasaya kaç liradan arz ediliyor?

Gerçekten vatandaşın nefes alması mı amaçlanıyor yoksa ithalat üzerinden birileri kasasını ve kesesini mi dolduruyor?

Farklı iddialar piyasada dolaşıyor! İnsanlar “Etimiz de kemiğimiz de kimlerin?” sorusuna cevap arıyor. Bütün bu soruların cevap bulması gerekiyor!

Gerekiyor ki insanlar psikolojik olarak kendini rahat ve güvende hissetsin.

Biri yer biri bakarsa kusura bakmayın, kıyamet de oradan kopar!

Kopuyor da nitekim…