Sevmek emektir. Sevmek, senin için feda olsun diyebilmektir. Ülkemizin kalkınması, milletimizin refahı, ümmetin zilletten kurtulup yeniden izzetli günlere kavuşması, tüm insanlığın esenliği yolunda azim ve kararlılıkla çalışmaların devam ettirilebilmesi için verebilmek de nasip işidir. Allah iyilik yolunda harcamayı herkese nasip etmez. Çevrenizde imkânları olduğu halde veremeyen insanlara şahit olmuşsunuzdur. Tam tersi kendisi ihtiyaç sahibiyken ihtiyaç anında ihtiyacın giderilmesi için olanı hiç tereddütsüz verebilenlerde vardır.

Sevmek demek iyilikte yarışmak için cömertçe verebilmektir. Hazreti Muhammed (A.S.) “Cennet cömertler yurdudur.” buyurarak aslında buradaki samimiyete vurgu yapmıştır.

Bakara Suresi 272.Ayet: “… Hayır, için yaptığınız her harcama kendiniz içindir. Verdiklerinizi ancak Allah rızası için verirsiniz. Hayır, için yaptığınız her harcamanın karşılığını da hiçbir haksızlığa uğramaksızın tam olarak alacaksınız.”

Bakara Suresi 274.Ayet: “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık olarak hayra sarf edenler için rableri nezdinde ecirleri vardır; onlar için ne korku olacak ne de üzüleceklerdir.”

İnfak da aslında en sevgilinin rızası için sevdiklerinden vererek bu sevgiyi gösterebilme çabasıdır.

İslâm inanç sistemi Dünya ile ahiret arasında mükemmel bir denge kurmuştur. Dünyayı ahirete hazırlık mekânı, ahireti de bu dünyanın devamı kabul ederek ölümü yok oluş değil varoluşun başka bir boyutta tecelli edişi olarak kabul etmiştir. Böylece hem beden-ruh, hem de madde-mana bakımından huzurlu, ahenkli ve müreffeh bir cemiyetin en sağlam zeminini oluşturmuştur.

Kur’an-ı Kerîm’de, olgun bir mümin olarak Rıza’yı ilâhîye vasıl olabilmemiz için en sevdiğimiz şeylerden infakta bulunmamız istenmektedir.

Âl-i İmran suresinde yer alan “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (Âl-i İmrân, 3/92.)

Bu ayet karşısında ayetin ilk muhatapları olan sahabeler den “birr” e erişebilmek için kimisi atını satarak tasadduk etmiş kimisi de çok kıymetli olan Medine’deki hurma bahçelerini bu uğurda verebilmiştir.

Sözlükte “iyilik, doğruluk, itaat, hayır ve hasen” anlamlarına gelen “birr” kavramı dini ıstılahta; “iman, doğruluk, güzel ahlâk, Salih amel, hayır, iyilik, ihsan, Allah’ın rızasına vesile olan her türlü hayırlı amellere, itaatlere ve güzel davranışlara” denir.

Peygamberimiz (A.S.) “Birr, güzel ahlaktır” buyurmuştur (Müslim, Birr, 14. III,1980).

Yüce Rabbimiz, mal ve mülk adına bizim zannettiğimiz her şeyin aslında bize emaneten ve muvakkaten verildiğini, vakti ve zamanı geldiğinde onların da el değiştireceğini haber verir.

Hadid Suresi 11. Ayet:  “Kimdir o, Allah’a güzel bir borç verecek olan ki, Allah da onun verdiğini kat kat artırsın ve onun için şerefli bir mükâfat da versin.”

Zekât, Müslümanlara ait zorunlu mali farizayı ifade ederken (Bakara, 2/43, 83, 110.) sadaka ve infak gibi kavramlar daha geniş bir anlam yelpazesine sahiptir.

Kur’an’da infak, müminlere dair onu değerli kılan meziyetlerden olarak türevleriyle birlikte 70’ten fazla yerde geçer. Sözlükte (malı) tüketmek, bitirmek, harcamak, (elden) çıkartmak gibi anlamlarda kullanılan infak kavramı,  terim olarak: “Allah’ın hoşnutluğunu elde etmek amacıyla kişinin kendi servetinden harcaması, muhtaçlara aynî ve nakdî yardımda bulunması” olarak tanımlanır.