“Savaş” denildiğinde işlerin bu denli kolay olmadığını, ABD ve İran arasında yaşananlardan okuyabiliriz…

Türkiye’nin son yıllarda fark ettiği ve ciddi başarılar da sağladığı çok temel bir diplomasi anlayışı oluştu…

Aslında bu yeni bir gücün keşfi değil…

Sadece tarihsel hafızayı iyi okumanın, tecrübenin bugüne ve bugünün şartlarıyla aktarılmasının bir ürünü…

Anadolu Coğrafyası geçmişteki sakinlerine sunduğu gibi bugün ki sakinlerine de çok önemli ve kilit statüler sunuyor…

Bir geçiş coğrafyası olması hasebiyle dünyayı şekillendiren hareketlilikleri denetleme, yönlendirme hatta bazen de onlara hükmedebilme fırsatı veriyor; gücü nispetinde…

Zira güç göstermenin tek yöntemi kılıç ya yumruk değildir…

Hatta bu argümanlar, diğer güç unsurlarından mahrum kalındığında devreye sokulan ve bir yönüyle çaresizliğe işaret eden adımlardır…

Elbette İbn-i Haldun’un ifadesiyle, “Güçlü ekonomi ve güçlü ordu” olmazsa olmazdır; hatta iyi bir barış için bile…

Devlet aklı gelişmiş, medeniyet bakiyesi köklü toplumların, ordudan önce kullanabilecekleri birçok güç unsurları vardır…

Kaldı ki kralların en önemli güç gösterme yöntemlerinden biri, rakipleri konumundaki devletlere çok pahalı hediyeler göndermekti…

Hanedan evlilikleri de, savaşmadan güç elde etmenin bir yöntemi olarak kullanılmıştır…

Hulasa size rakip olabilecek bir devletin çok önemli bir çıkarını uhdenize alabildiğinizde, ilişkilerinizi savaşmadan da yönetebilirsiniz…

Bugün birilerinin anlamak istemediği mesele de burada düğümleniyor…

Meydan okumayı sadece ordu müdahalesi olarak görenlerin düştüğü çok temel bir hata olarak…

Bu, diplomasiden ve siyaset felsefesinden bihaber kafaların bizi sürüklediği sığ bir anlayış…

Sadece birkaç soru bile doğru cevaplanabildiğinde, mesele daha anlaşılır bir safhaya geçebilir kanaatindeyim…

Birçok anlaşmazlığa rağmen Rusya ile olan ilişkilerimizi -özellikle Suriye ve Libya ekseninde- savaşarak mı daha iyi bir noktaya getirebilirdik yoksa bugün birlikte yürütülen dev projelere dayalı çıkarlarla mı?

Rasyonel düşünebilen bir akıl buradan mutlaka çok ilginç sonuçlara ulaşabilecektir…

Savaşın çok bilindik ve sınırlı ihtimalleri dışında çok fazla bir seçeneğiniz yok iken bugün uygulanan yöntemin sınırsız sonuçlarından bahsedilebilecektir…

Uçak düşürme krizinin doğurduğu ve gerçek bir savaşla kıyasladığınızda ehemmiyeti bile olamayacak sonuçların bile her iki ülkeye ne denli zarar verdiği ortadadır…

Türkiye’de milyarlarca dolar yatırımı olan ve Avrupa’ya açılımının garantisi Türkiye olan bir Rusya’ya çıkarları üzerinden “hükmetmek”, hızlı bir yükseliş gösteren Türkiye’ye çok daha büyük katkılar yapabilecektir…

Elbette bir Müslümanın canını yakan zulümler var “müttefik” dediklerimizin elinden çıkan…

Bunlara sağlıklı ve kalıcı olarak “dur” diyebilmenin yolu bile zalimin “yok” diyemeyeceği büyük çıkarlarını yönetebilmekten geçiyor…

Türkiye bu diploması ile kendisini güçlü bir geleceğe hazırlıyor…

Hiç kimsenin gazına, tahrikine kapılmadan da bunu yapmak durumunda…

Yükselirken ve bölgesinde önemli pozisyonlar elde ederken birilerinin “oldu-bitti”sine gelmesi demek, gerçek bir “intihar” anlamına gelir…

Dünyanın gerçekleri de buna işaret ediyor…

“Savaş” denildiğinde işlerin bu denli kolay olmadığını, ABD ve İran arasında yaşananlardan okuyabiliriz…

ABD, orantısız güç üstünlüğüne rağmen elini kolunu sallayarak hareket edebiliyor mu?