Bu yazı seçimin bütün sonuçlarından bağımsız ve tamamen bir “ahlakilik” iddiasının sorgulanmasına yöneliktir.

Yeniden Refah Partisi İstanbul adayının, “Özümüzde ahlak var” çıkışlı seçim kampanyasının zihnimde harekete geçirdiği o kadar çok soru oldu ki…

Tabii ahlaktan bahsedilip ardından da kaynağı izah edilemeyen devasa bir reklam kampanyası yürütülünce insan ister istemez merak ediyor; “Bu nasıl bir ahlak” diyerek.

Her birinin değeri binlerce lira olan bunca reklam panosunun bedelinin nasıl karşılandığını en başta YRP’nin içindeki vicdanlılar sorguladılar.

Parti kasasının böyle bütçeleri karşılamasının imkânsız olduğunu ifade ettiler.

Eğer YRP bu reklam bütçesinin kaynağını “gerçek” manada izah edemez ise hangi ahlaklı siyaseti konuşacağız?

Hazine yardımı olmayan diğer partiler bunu başaramazken -hatta olan bazı partiler bile- sizin bu devasa rakamlara tekabül eden reklam çalışmalarınız hangi kaynakla gerçekleşti?

Sakın “üye gelirlerimizle” demeyin, olur mu?

Zira bu ülkede hiçbir partinin üyelerinin sağladığı böylesi bütçeler olmamıştır.

Başka bir sorum da şudur: Sayın YRP adayı; özünüzdeki hangi ahlak, stratejik yalancılığıyla mahir bir CHP adayı ile çıkar birliği yapmanızı emretti?

İsmi şaibeli para kuleleriyle anılan, kurultay delegelerinin iradelerini para ile satın aldığı iddia edilen bir CHP adayı için “oy bölmeyi” hangi saikle daha ahlaklı buldunuz?

Kaybetme ihtimaliniz yüzde bir milyon iken ve bütün anket sonuçları -hatta yanlılar bile- bunu teyit ederken hangi ahlak size, “Biz kazanacağız ve İmamoğlu’nu da çok sevdiği Ankara’ya göndereceğiz.” dedirtti.

Hangi hırs sizi CHP ile çıkar birliğine itti ve Erdoğan’a kaybettirme kulübüne dâhil oldunuz?

Ve hangi ahlak, anayasal olarak beş yılda bir yapılması gereken seçimler için size, “Bir yıl sonra yapılacak erken seçimlerle Sayın Erbakan’ı cumhurbaşkanı yapacağız.” dedirtti.

Üstelik erken seçime götürme yetkisi olan TBMM’de bile hiçbir aritmetik bunu desteklemezken.

Bu ülkenin tarihinde koalisyonların kadrine en çok uğrayan Millî Görüş geleneğinin mirasçısı olduğunuzu da iddia ederek bu ülke için nasıl böyle bir bühtanda bulanabildiniz?

YRP’li siyasetçilerin şu gerçeği çok iyi bilmesi lazım.

İzledikleri siyaset ile çok şey kaybettiler.

Sadece kendilerini büyüteceğine inandıkları AK Parti seçmenini değil, kendi seçmenlerini bile kaybettiler.

Zaman, neyi kastettiğimi çok daha açık olarak gösterecektir.

Doğrudan ya da dolaylı olarak bu ülkenin demokrasi açığına dönüşen ve PKK’nın siyasi uzantılarıyla iş tutan CHP’ye destek vermek, bana göre siyasi intihar olmuştur.

Ahlaklı olmak ile ahlaklı olmayı istemek arasında çok ciddi bir fark vardır.

Kendi düşüncesini “kadir-i mutlak” olarak görenlerin saplandığı nevrozların onları dünyaya nasıl kapattıkları da ortadadır.

“İyileştirilemeyeni çekmek gerekir” diyen Alman atasözü sanki bugünün YRP’si için de çok şey söylüyor.

Önümüzde “sınav kâğıdı” gibi duran bu seçim, bazıları için çok kötü sonuçlar da üretti.

Fakat erdemliler her zaman ve her koşulda kazandı…