Farkında mıyız, birileri siyasi tarihimizde benzeri görülmemiş bir şekilde bir belediye başkanını ve onun yönettiği belediyeyi adeta merkezi hükûmete karşı “gölge bir hükûmet” gibi yüceltmeye çalışıyor…

Oysa Türkiye’nin ulusal ve uluslararası politikalarında tek söz sahibi merci merkezi iktidardır…

Üstelik bu sadece Türkiye ile ilgili bir durum da değildir; müstemlekeler hariç dünyanın her ülkesinde olan/olması gereken budur…

CHP’li İBB Başkanı da kendisine biçilen bu rolden son derece etkilenmiş gibi görünüyor…

Belli ki ayakları da yerden epey yükselmiş ve ciddi bir “oksijen çarpması”na maruz kalmış; bu çapmanın olumsuz halleri ile hallenerek…

Katıldığı en son TV programındaki tavırları bu gerçeği bir kez daha ortalığa döktü…

Soru yönelten “candaş”ların -adeta mürşidine bakan derviş huşûlu- tavırları da bir belediye başkanlığı gömleğini tersten giydirme çabasının bilinçli izdüşümleriydi…

Son dönemlerde, incir çekirdeğini doldurmayacak değerde bir kitapla da gündeme gelen ve “Şehvetiye Tarikatı” ismini verdiği kitabıyla, bu coğrafyanın mayası konumundaki cemaat ve tarikatları hedefine koyan İsmail Saymaz’ın, İBB Başkanı karşısındaki tavırlarının acaba eleştirdiği “sözde derviş”lerden ne farkı vardı; her söyleneni ivazsız-garazsız tasdikleme noktasında…

İBB Başkanı’na burs sorusunu yöneltti Saymaz; “Öğrenciler vadettiğiniz bursu merak ediyor” mealinde…

Peki, el cevap!

Tam bir “Politik Medyum” edasıyla “hokus pokus” ve yuvarladık gitti…

Fakat biz anladık: “Veremiyoruz” dedi yani…

Ey Saymaz!

Hani sizin sorgulama ruhunuz, objektifliğiniz ve iddia ettiğiniz entelektüelliğiniz?

Neden diyemediniz ki:

“Bu benim sorumun cevabı değil. Haykıra haykıra ‘Yetmiş beş bin öğrenciye burs vereceğim’ dediniz ama veremediniz/veremiyorsunuz ve veremeyeceksiniz. AYM’nin bu kararının bağlayıcı olduğunu neden dikkate almadınız? Siz buna cevap verin; bırakın eski CHP’nin ne yaptığını…”

Tabii nasıl diyeceksiniz ki…

Candaşlık, büyük bir imtihan…

Hem de bir yalancıya metfun candaşlık; katmerli imtihan…

Evet, 13 Aralık 2019 tarihli; “‘Etik’sizlere ilkeli ‘etik’ dersi…” başlıklı yazımda, bu bursu İBB’nin hukuken veremeyeceğini şu cümlelerle yazdım:

“Öğrencilere burs yalanı: Bu konuda, CHP’nin müsebbibi olduğu Anayasa Mahkemesi kararı çok açık iken verilmesi imkânsız bir burs vaadini -aday iken 75 bin, seçilince 30 bin tenzilatı da yalan içinde yalan- paylaşan bir çalışan ‘etik’ davranmış mı olacaktı?”

İBB Başkanı veremeyeceği bu bursun sorusundan yayında ustalıkla sıyrılmış olabilir…

Fakat seçmenin sandıkta yazdığı ve yazacağı -kendi ifadesiyle- “demokrasi zaferleri”inden sıyrılacağını zannetmesin…

“Kanal İstanbul” ve “İstanbul Havalimanı” yatırımları bir belediye politikası olmaktan çok büyük ve çok yönlüdür…

Bu ülkenin bir “İstanbul Hükûmeti” olamayacağına göre, bu vehimle davranmanın muarızlarıyla milleti karşı karşıya getirmek çok derin bir vahamettir…

Bu tür projeler ulusal projelerdir ve günahıyla sevabıyla hesabını da merkezi iktidarlar verir; Türkiye’nin her ilinde olduğu gibi…

Bu, “ülke siyasetine gömleği tersten giydirme” çabasının hiçbir anlamı olmadığı gibi, başarılması da mümkün olamayacaktır…

Program vesilesiyle İBB Başkanı olarak sandığa olan inancınızı da görmüş olduk; candaşlarınız dâhil…