Edebiyat bir tutkudur. Bu öyle bir tutkudur ki asla yazmadan duramazsınız. Kendi menkıbeniz size yazmaya sürükler ve bu inanılmaz bir serüvene dönüşür ve asla artık hiçbir şey size tatmin etmemeye başlar yazmanın dışında.

Hayatın bunca ağırlığı ve acımasızlığının karşısında, insanoğlunun bu denli sevgisizleştiği ve varlığını yok ettiklerinin üzerine kurguladığı bir dünyada hala çocuk kalabildiğim için Allaha şükrediyorum. Yazmak bana bu saf enerjiyi daimi canlı tutmama inanılmaz yardımcı oluyor. Bütün tanımlamaların dışında, sadece çocuk olarak kalabilmek, asla içimdeki çocuğu öldürmemek işte ben romanlarımda bunu yapmaya çalışıyorum.

Yazdıklarım beni tedavi ediyor, kırıkları tamamlıyorum, renksiz olanları renklendiriyorum, çatlak olanları koruma altına alıyorum ve yeniden yazıyorum kendimi ve hayatı. Bu yüzden gerçek, bu yüzden sahici, bu yüzden gönle dokunan kitaplar ortaya çıkıyor, böyle olmadığı takdirde hayat yavan ve acımasız.

Yara açan değil yara saran olmak istiyorum. Edebiyat kültürün yeniden yorumlanması, yaşatılması ve sürdürülebilir olması ve geleceği kucaklaması açısından edebiyat en güçlü delil benim için. Böyle olunca da zaten doğal olarak okuyucularınızla buluşuyorsunuz ve giderek daha çok okuyucu ile buluşuyorsunuz ve bu böyle devam ediyor.

Okumak bizi var eden en önemli eylem peki “Oku” emrini hiç mi dikkate almıyoruz?

Allah bir peygamberine şöyle vahyetmiştir: “Âdemoğlu! Eşyayı senin için, seni kendim için yarat¬tım. Şenin için yarattığım eşyada, kendim için yarattığım gayeyi telef etme. Ey Âdemoğlu! Şanım üzerine yemin olsun ki, ben seni severim. Senin üzerindeki hakkım karşısında, sen de beni sevmelisin.”

Peki, insanoğlu sevgiyi kaybetti mi? Peki insanoğlu gerçek sevgiyi ve buna dair içeriği, anlamı, idraki mi yitirdi?

Sevmek okumakla başlar.

Peki, insan neden Allah’ın ona gönderdiği kitabı okumaz? Neden seçilmiş olan Peygamberini tanımaktan uzak durur?

Köleler, içinde bulundukları köleliğin ezici gücü altında ondan kurtulmak yerine kimi zaman herkesi köleleştirmek isterler. Okumamak insanı köleleştirir.

Okumayan insan kötülerin elinde oyuncak olur, onların oyunlarının bir parçası haline dönüşür.

Köle olmak istemiyorsak okuyalım, okutalım. Önce Allah’ın bize ‘oku’ diye gönderdiği kitabımızı, ardından bütün edebi metinleri.

“OKU” emrine uymamak akletmemek ne kötü. İste bu yüzden okuyalım, okutalım…