Hatırlayacaksınız, iki hafta önce bu sütundaki yazımın başlığı ‘Demirtaş Kandil’e kafa mı tutuyor?’ idi…

O yazıda Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın DEM Parti’ye yaptığı İBB başkanlığı aday adaylığı müracaatını irdelemiş ve bunun sıradan bir teşebbüs değil, Selahattin Demirtaş’ın, bir süreden beridir kendisini yok sayan Kandil ve uzantısı olan DEM Parti’ye yönelik bir nevi ‘kafa tutma’ olabileceğini şu değerlendirme ile ifade etmiştik.

“Demirtaş’ın, eşi üzerinden yaptığı bu atraksiyon, sanıldığı gibi DEM Parti’nin CHP ile olan pazarlığında elini güçlendirme amacı taşımıyor…

Mahut hamle, doğrudan doğruya Selahattin Demirtaş’ın hem partiye hem de Kandil’e kafa tutması anlamına geliyor.”

Açık söylemek gerekirse biraz da risk içeren bu öngörümüz, geçen iki haftanın ardından PKK elebaşlarından Mustafa Karasu’nun yaptığı sert açıklamalar ile teyit edilmiş oldu.

Karasu, ittifaklar üzerine yaptığı değerlendirmede hem CHP’ye hem DEM Parti’ye ve özellikle de Demirtaş’a âdeta emirler yağdırıyordu. 

“Kürt halkı açısından Türkiye demokrasi güçleriyle ittifak içinde olmak çok önemli. Her yerde Kürtler demokrasi güçleriyle, sosyalist güçlerle hep ittifak kurdu. Bunlar önemlidir. Bunlara sahip çıkmak lazım. İttifak konusunda herkes hassas olmalı. Ortaklaştırarak, ittifaklarını güçlendirerek, var olan ittifakları sahiplenerek, var olan ittifaklara değer vererek bu mücadeleyi yürütmek gerekiyor.”

İttifakları hadi daha açık söyleyelim, CHP ile ittifakı bu sözlerle âdeta dayatan Karasu, Selahattin Demirtaş’ın yaptığı atraksiyona da gönderme yapmayı ihmal etmiyordu tabii ki…

“İttifakları tu kaka eden, ittifakları kötüleyen anlayışlar Kürt dostu değildir. Kürtlerin iyiliğini isteyenler değildir. Türkiye'nin demokratikleşmesini isteyenler değildir. Onlar, Kürtler yalnız kalsın diyenlerdir.”

Bu sözlerle, çok açık bir biçimde başta Selahattin Demirtaş olmak üzere DEM Parti içerisindeki, “Seçimlere tek başımıza girmeli, üçüncü yol olmalıyız” diyen Sırrı Sakık gibi isimlerle birlikte tabanda bu yaklaşımı benimseyenlere de hadleri bildirilmiştir.

Nitekim bu açıklamanın hemen ardından Başak Demirtaş adaylığını geri çekmiş ve Selahattin Demirtaş da Karasu’nun söylediklerini aynen tekrar ederek bir anlamda tükürdüğünü yalamak zorunda kalmıştır.

Netice itibarıyla Kandil, tek otoritenin kendisinin olduğunu bir kez daha hatırlatarak bu türden atraksiyonlarla mevzi kazanmaya çalışanların ‘Kürt dostu değil, Kürt düşmanı’ olduğuna vurgu yapmış ve farklı tutum benimseyenleri âdeta hain ilan etmiştir.

Zerre kadar iradesi olmayan DEM Parti açısından bundan sonrası, alınan emirler doğrultusunda bir tiyatro oyunundan öte geçmeyecektir elbette. Göstermelik adaylar, İstanbul’da İmamoğlu’nu, diğer yerlerde de CHP adaylarını işaret etmeye memurdurlar artık.

Şunu da hemen vurgulamalıyım ki DEM Parti’nin, anket sonuçlarına göre, martın son haftasında CHP’li adaylar lehine seçimden çekilmesi hiç de sürpriz olmaz.

Ezcümle, PKK, Karasu’nun yaptığı açıklama ile Demirtaş’ı infazla kalmamış; CHP aleyhine olabilecek tüm gelişmeleri peşinen ihanet saydığını deklere etmiştir.

Bundan sonrası bildiğiniz tiyatro…