Yazıya bir fıkrayla başlayalım. Baştan söyleyeyim, güncel olaylarla, siyasetle alakası yoktur; olur da alaka kurarsanız o sizin hayal gücünüzün ürünüdür, ona da sınırlama getiremem.

Rüşvet almaya alışmış olan bir trafik polisi, cebi harçlıksız kalınca bir araba durdurup olmadık şeyler sorarak biraz yolunu bulmak ister. Normal hızla giden bir arabayı durdurarak ehliyet ruhsat lütfen der ve şoför uzatır. Polis, yangın söndürücü var mı der, şoför gösterir; ilk yardım çantası diye sorar, şoför hemen çıkartır. Zincir var mı der, var efendim der şoför, takoz?.. Var efendim, çekme halatı?..  Var efendim. Artık polis dayanamaz ve bağırır: Ulan çiftetelli kaseti var mı? Şoför gülümseyerek var efendim, der. Polis, bakar ki böyle olmayacak tak kaseti, der. Şoför, takınca başlar polis oynamaya… Şoför gülerek ne yapıyorsunuz efendim, der. Polis, eşek değilsin ya takarsın bir ellilik herhâlde, der.

Bazıları rüşvet almaya, haksız kazanç sağlamaya, makamını şahsi ihtirasları uğruna kullanmaya çok alışmıştır. Önce kendisine zarar veremeyecek kişilerden elde eder haksız kazancı; kendisinden daha güçsüz, savunmasız kişileri hedef alır ve onları sömürür.

Zamanla iyice palazlanır, palazlandıkça pervasızlaşır, pervasızlaştıkça da büyük oynamaya başlar. Daha büyüklerden, daha yağlılardan beslenmeye başlar. Küçük menfaatler artık kesmez olur o kişiyi ve çevresindeki sermaye sahiplerini yolunacak kaz görür.

Bir gün gelir işler eskisi gibi gitmemeye başlar, ancak alışmıştır bir kere haksız kazanç sağlamaya ve bir asalak olarak başkalarının sırtından geçinmeye… Bu defa da iyice çirkefleşir. Yine de amacına ulaşamaz, istediğini elde edemezse işi soytarılığa döker.

Toplumda, siyasette, bürokraside böyle insanlar maalesef ki oldukça fazla ve hak ettikleri şekilde cezalandırılıp ifşa edilmedikleri için de zamanla normalleşmiş hatta rüşvet yemeyen, sadece hak ettiğini, helal olanı alıp harama bulaşmayanlar aptallıkla, ahmaklıkla itham edilir olmuştur.

Daha da kötüsü rüşvetin çeşidi o kadar artmıştır ki farklı isimlerle, güzellemelerle, kılıfına uydurmalarla rüşvet normalleştirilmiştir.

Öyle ki rüşvet alan, isteyen, vermeye zorlayan değil de ifşa eden, şikâyetçi olan suçlanır, cezalandırılır olmuştur.

Düşünün ki bir partinin büyükşehir belediye başkanlarından biri, yine aynı partili bir iş adamı ve eski vekil tarafından rüşvet istemekle suçlanıyor ve ifşa ediliyor.

Normalde ne olmasını beklersiniz? Rüşvet istendiğini ve bunun belgeleri olduğunu söyleyen kişiyi dinler, suçlanan kişiyle ilgili adım atar ve kovuşturma, soruşturma sonunda suçluysa cezalandırırsınız. Ancak kazın ayağı öyle değil, böyle işlemiyor süreç… Bu parti, rüşvet isteyeni koruyup rüşvet istendiğini açıklayan iş adamını, eski vekilini ihraç etmek için disiplin sürecini başlatıyor.

“Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.” Partiler de insanlardan oluştuğuna göre…

Yavaş ol, o rüşvet değil; okul parası diyorsanız sorun yok… Okul ve eğitim önemli tabii!.. Yoksa cahil kalır, dürüst insanların yardım talebine rüşvet dersiniz!..