Meclis Başkanlığı seçimlerinde HDP, alenen ve göstere göstere CHP’yi destekledi.

Ne mi var bunda?

Çok şey…

Aslında HDP’nin, CHP’nin Kürt versiyonu olduğunu cümle alem bilir, bu bahsi diğer.

Mezkur partinin, CHP’ye benzemesi ve her vesile ile desteklemesinin altında yatan asıl sebebe işaret etmek istiyorum ben…

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim.

HDP, dibine kadar Kemalist bir partidir!

Şimdi gelelim sadede…

Önce, geçmişten birkaç levha…

Şeyh Said kıyamında on binlerce Kürt öldürüldü. Çabakçur›da dinlediğim tanıkların ifadesiyle; “Her ağacın tepesine, ibret için, gövdesinden koparılmış sarıklı bir baş, konuldu…”

Sonrasında zulüm yıllarca devam etti.

Sürgünler, tarassut vesaire…

Dersim isyanında da resmi kayıtların dışında telaffuz edilen rakam 60 bin civarı…

Çoluk çocuk, yaşlı, kadın, erkek denmeden insanlar, İhsan Sabri Çağlayangil’in tabiriyle; “Fareler gibi zehirlenerek” katledildi.

Burada da zulüm, müteakiben devam etti ve ‘devletin balyoz gibi inen Tunç Eli’, şehrin yeni adı oldu. Dersimli kızlar, subaylara ve batıdaki birçok aileye verilerek geçmişleriyle irtibatları koparıldı.

Rejimin sistematik zulmü yıllar boyu devam etti.

Kürtçe yasak edildi, yöre isimleri değiştirildi.

1990’ı yıllarda köyler boşaltıldı, zulmün en katmerlileri insafsızca tatbik edildi.

Diyarbakır Cezaevi, insanlığın yüz karası olarak tarihe geçti.

Bütün bunların yegane müsebbibi tabii ki CHP idi…

Bütün milletvekillerinin hâlâ ‹ilkelerine bağlı kalacaklarına’ dair Meclis’te yemin ettikleri rejimin banisi CHP.

2003’ten itibaren AK Parti iktidarı, bahse konu bu zulümleri teker teker sonlandırdı.

Başta ‘olağanüstü hal’ olmak üzere tüm gayr-i tabii uygulamalar tarihe karıştı.

Devrin Başbakanı, Dersim katliamından ötürü özür diledi.

Kürtçe serbest oldu, yöre isimlerinin tekrar iadesi için hiçbir engel kalmadı.

Kürtçe, yasağın kaldırılmasının ötesinde, özel okullarda eğitim dili oldu…

Ve daha bir sürü şey…

Stockholm Sendromu; özetle, ‘kendine zulmedene aşık olmayı’ ifade eder.

Şu bir gerçek ki, Stockholm›de bankayı basıp müşterileri rehin alan adamın yaptığı, CHP’nin yaptıklarının yanında çocuk oyuncağı gibi bir şeydir.

Esasen CHP’yi destekleyen HDP’nin ve HDP’yi oluşturan tüm unsurların, bu mazoşistçe tutumları, literatüre geçmeyi hak edecek kadar dramatik bir muhtevaya sahiptir ve muhakkak surette, kavramlar dünyasında yerini almalıdır!

Zulümlere dur diyen AK Parti’ye yönelik nefrete varan öfkenin yanında, Kemalist rejimin banisi CHP’ye aşk denecek düzeydeki bu bağlılık, psikolojiyi ve sosyolojiyi acze düşürecek denli vahim bir insanlık trajedisidir!

Bu trajedinin, figüranlarını temsil eden ve her fikri (?) akımdan numuneleri bulunan aktörleri, şu an HDP isimli çatının altında ve Meclis’teler.

İşin tuhafı, hiç sıkılmadan, özgürlük, insan hakları ve bir sürü süslü püslü kavramlarla şirinlik gösterisi yapmaktan geri durmuyorlar.

HDP’yi var eden fikri yapının İslâm’la olan onmaz düşmanlığı, bütün bu çelişkileri sindirmeye yetip de artıyor adeta.

Son sözü söylemeden önce şu içler acısı tespiti yapmama izin verin lütfen.

Geçmişinde, ‘zulüm rejimine karşı’ mücadele ettikleri iddiasıyla şöhret bulmuş ‘İslâmcı eskileri’ bu yapının içinde bulunarak aslında bahsini ettiğim trajediyi en az ikiye katlamışlardır.

Bunların kompleksi çok daha derin ne yazık ki.

Neyse, ne diyorduk?

HDP, dibine kadar Kemalist bir partidir!