Öncülüğünü Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mahmut Karaman’ın üstlendiği ve adı kardeşlik seferberliği gönüllüleri koyulanbir projeden bahsetmek istiyorum; Aşhane. Birçoğunuzun duyduğu ve belki birçoğunuzun hala duymadığı genelde kardeşlik seferliği ama özelde toplumu yeniden inşa etmeyi amaçlayan bir proje.

Nedir bu Aşhane?

Aşhane; 420 litre çorba kapasitesine sahip, hedef kitlesi İstanbul sokaklarında yaşayan evsiz, kimsesiz vatandaşlarımız olan gezici gıda dağıtım aracı. İstanbul’da sokakta yaşayan vatandaşlarımız ile ilgili kesin bir bilgi olmamakla birlikte “3000 ile 5000” arasında bir vatandaşımızın sokakta yaşadığı herkes tarafından sıklıkla vurgulanmaktadır. Aşhane’nin öncelikle ve görülen amacı İstanbul sokaklarında yaşayan bu kardeşlerimize ulaşıp asgari “bir tas çorba” vermek suretiyle gece aç yatmamalarını sağlamaktır. Mahmut hoca şöyle diyor:”Bir sorun ile ilgili geliştirilecekçözüm önerisi sorunun doğasına uygun olmalı. İstanbul gibi büyük bir metropole yayılmış 10 bin kişiye merkezi bir organizasyon ile hitap edilemez. Sorun yerinde/mahallinde çözülmeli. Sorun siyasi/idari veya bürokratik bir sorun değil, sorun sivil/toplumsal ve yerel. O zaman çözüm de sivil ve yerel olmalı.” Elimizde bir toplumsal problem var ve biz bu problemi siyaset ya da para ile çözebileceğimizi zannediyoruz. Oysa toplumsal sorunlar Hoca’nın da dediği gibi toplum tarafından çözülür. Komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildir sözünü her gün tekrar eden insanların aç yatan komşularına belediyelerin gıda yardımı vermesini hangi gelir düzeyi ya da siyaset anlayışı çözebilir ki..

Aşhane’yi kurarken Hoca’nın düşüncesi çok basitti; dernek ya da vakıf kurma olayına karşı.Bunun yerine sosyal medya üzerinden organize olmaya çalışıyor. Bu düşüncesini “Dernek ve vakıflar iyiliğin ihale edildiği yerlerdir. Bu yüzden karşıyım. Eğer bir evsize, aça, sokakta kalmışa yardım etmek isteyen varsa bunu bir kuruma para vererek değil, direkt gidip kendisi yapmalı. Vicdan ihale edilemez” sözleri ile açıklıyor. Ve bugün Aşhane büyüyerek İstanbul’un birçok ilçesinde ve birçok İl’imizde gönüllülük faaliyeti olarak devam etmekte. Aşhane projesi sadece evsizlere gece çorba dağıtım projesi değil, bireyi, aileyi, mahalleyi, toplumu ihya projesidir. Temelinde ‘Yarınki Türkiye’nin inşası için bir amacı olan ve o amaca doğru emin adımlarla yürüyen koca yürekli insanların projesi.

İki arka sokakta oturan yoksul kardeşimizi biliyoruz değil mi..! İşte o yoksul kardeşimize yardımımızı dernekler aracılığıyla değil de bizzat kapısına kadar gidip bizim yapmamız gerekiyor. Biz iki arka sokağımızdaki kardeşimize yardım edersek, sizler iki arka sokağınızdaki kardeşlerinize yardım ederseniz, onlar iki arka sokağındaki kardeşlerine yardım ederlerse ne olur? Vicdanımıza biz farkında olmadan bir mutluluk getirmiş olacağız. Bu bireysel çıkarımız. Ya toplumsal çıkar olarak bakarsak; benim sokağımda aç komşum kalmayacak, senin de sokağında aç insan kalmayacak bak gördünüz mü şimdiden bir mahalleyi kurtardık. Mahalleyi kurtardık mı semtte kurtulur semtti kurtardık mı şehri kurtarmış oluruz. En önemlisi insanlığımıza tekrardan kavuşup insanlığımızı kurtarmış olacağız. Mutluluk dışsal koşullara bağlı değildir, içimizde ne hissettiğimizle ilgilidir. Bizler zenginlik ve statü gibi dışsal başarıların peşinde koşmaktan vazgeçmeliyiz. Kendi iç dünyamızla bağ kurmalı, mutluluk içimizde başlar.

Suni, sahte, sentetik, mekanik, ruhsuz, samimiyetsiz mutlulukları bir kenara bırakmalı. Bunların tam zıttı ve gerçek mutluluğa ulaşmalı. Aşk’ı olan, derdi olan, heyecanı olan, hayali olan, rüyası olan bir mutluluğa ulaşalım sevgili okur…