Soykırımcı İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamı protesto gösterisinden dönen, sakallı, elinde Kelime-i Tevhid yazılı bayrak olduğu için bir Müslüman, ırkçı/faşist biri tarafından saldırıya uğruyor…

Spor Yazarları Derneği’nin tesislerine tesettüre uygun mayo ile girmek isteyen Müslüman kadın kıyafetinden dolayı içeri alınmıyor…

Bir sitenin ortak kullanılan yüzme havuzuna tesettüre uygun mayosuyla girmek isteyen Müslüman site sakini, site yöneticisi tarafında hakaretlere uğrayarak havuzdan çıkarılıyor…

Telefonla rezervasyon yapan bir Müslüman kadın, restoranın kapısına gittiğinde başörtülü olduğu için içeri alınmıyor…

Belediyeye ait bir toplu taşıma aracında; “Bıktık sizden. Her yerde karşımıza çıkıyorsunuz. Defolun gidin Arabistan’a…” diyen bir kadın, başörtülü bir kadını dövüyor…

Bir karikatür dergisi, Peygamber Efendimiz (sav) ve Hz. Musa (as)’ın karikatürünü yayınlıyor…

Bitti mi? Bitmiyor…

Devletin dini kurumu camilerde okuttuğu hutbelerde İslam’da giyim ve kadınların miras haklarını anlatıyor. Bu sefer yukarıda yazdığım olayların arkasındaki “asıl güç” olan medya organları, partiler ve siyasetçiler sahneye çıkarak İslam’a saldırıyorlar.

Peki bu alçak saldırı görüntüleri sizce Müslüman soykırımcısı İsrail’de mi, en büyük İslam ve Müslüman düşmanı ABD’de mi, yoksa varlıklarını İsrail’in varlığına adamış Haçlı Batılı ülkelerde mi yaşanıyor?

Bu İslam düşmanlığı eylem ve görüntüleri ve Müslümanlara saldırıları yukarıda saydığım ülkelerde de oluyor. Ama inanılır gibi değil ama bu alçak saldırılar Müslüman Türkiye’de yaşanıyor!

Arap ülkelerinden gelen turistlerin uğradığı saldırıların da Suriyeli mülteci kardeşlerimize olan düşmanlığın sebebi de İslam ve Müslüman düşmanlığından kaynaklanıyor. Zira Batı ülkelerinden gelen turistleri, mültecileri çiçeklerle karşılayan bu İslam düşmanlarının Arap ülkelerinden gelen turistlere yönelik alçak eylem ve sözlerinin başka bir açıklaması olamaz.

Devlet ve millet olarak Müslümanlara ve İslam’a saldıranları kınıyor, kolluk kuvvetleri bunu yapanları kısa sürede gözaltına alıyor. Yargı hızla yargılıyor ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıyor.

İnanılır ve kabul edilebilir gibi değil ama olan bu maalesef…

Devletin yapacağı bu kadar mı olmalı?

Türkiye, Batı ülkelerinde artan İslam ve Müslüman düşmanlığına karşı her platformda en sert tepkiyi gösteren ülke. Bu olayların yaşandığı ülkeleri tedbir almaya çağırıyor. Peki Türkiye’de yaşanan İslam düşmanlığı ve Müslümanlara yönelik saldırılara karşı alınan bir tedbir var mı?

Sadece Türk Ceza Kanunu’nun 216/1 fıkrasına göre; “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” etmekten bir yıldan üç yıla; aynı maddenin 2. ve 3. fıkrasına göre de; “Halkın bir kesimini aşağılama ve dini değerlerini aşağılama” suçundan altı aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.

Sonuç olarak bu suçu işleyenler cezaevine girmeden aldıkları bir iki aylık cezaları ertelenerek evlerine dönüyorlar. Yani yaptıkları alçaklık yanlarına kar kalıyor.

%99’unun Müslüman olduğu iddia edilen, Müslümanlar tarafından yönetilen Türkiye’de Allah’a, İslam’a, Kur’an-ı Kerim’e, Peygamber Efendimize (sav) bu kadar kolay ve rahat küfür ve hakaret edilmesi kabul edilebilir bir şey değildir.

Dünyada Müslümanların ve İslam’ın saldırı altında olduğu ülkeler sıralaması yapılsa İsrail’in açık ara birinci olacağı kesin. Ancak kesin olan başka bir şey maalesef Türkiye’nin de bu listede kesinlikle yukarıda bir yerde olacağıdır.

Türkiye, Batı’daki İslam düşmanlığına bakarken gözünün önünde artan İslam düşmanlığı tehdidini göremiyor. Oysa tehlike ve tehdidin büyüğü içimizde tırmanıyor.