“Benim tekrar aday olmak gibi bir derdim yok.” Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözü söylediğinde çoğumuzun içinde büyük bir üzüntü dalgası oluşmuştur. Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı olmak gibi bir derdi yok ama Türkiye’nin ondan sonra kimin cumhurbaşkanı olacağıyla ilgili ciddi bir sorunu var.
İçeride CHP ve yancı partileri, dışarıda Batılı ülkeler Erdoğan’ın girdiği her seçimi kaybetmesi için ellerinden geleni ardına koymuyorlar. ABD eski Başkanı Biden bunu açık açık söylemekten geri durmamıştı.
Batılı ülkelerin en önemli yayın organları da her seçimden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmemesi ve seçimi kaybetmesi için aylarca süren haber ve yazılar yayınlardı.
Aynı medya organları son aylarda eski yayınlarının tam tersine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öven, gücünü takdir eden, bölge ve dünya barışına sunduğu büyük destekten dolayı minnetlerini sunan yayınlar yapıyorlar. Batı medyası, “Bükemediğin eli öpeceksin.” noktasına gelse de Özgür Özel, Erdoğan’ı Batı ülkelerine şikâyet etmekten vazgeçmiş değil.
Konumuza dönecek olursak Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı olmasına ihtiyacı yok ama Türkiye’nin Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına ihtiyacı var. CHP’nin hırsızlık ve yolsuzluktan suçlanıp cezaevine gönderilen birini cumhurbaşkanlığı için Türkiye’ye dayattığı bir dönemde bu ihtiyacı anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır.
MHP lideri Bahçeli, Erdoğan’ın; “Benim yeniden aday olmak gibi bir derdim yok.” sözüne tarihe geçecek bir cevap verdi; “Sayın Cumhurbaşkanımızın yapacağı daha çok hizmetler vardır… Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin, yeni yüzyılın yol haritasını çizen Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a çok ihtiyacı olduğu tartışmasız bir tarih ve hayat gerçeğidir.”
Bahçeli’nin tespit ve öngörüleri günlük politik hesapların çok çok ötesi hedefleri göstermektedir.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilk kez çok güçlü bir ivme kazanmıştır. Önümüzdeki yüzyılı doğru okuyan bir yönetim anlayışı çok şükür teşekkül etmiş vaziyettedir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın fırlattığı ok menzile ulaşmalıdır. Bunun için zatı devletlerinin varlığı olmazsa olmaz değer ve önemdedir.”
Bahçeli’nin tespitlerinin anlam ve önemini Haber7’nin yaptığı bir çalışmanın sonuçlarını gördüğünüzde daha iyi anlayacağınızı umarak paylaşmak istiyorum.
Haber7 teknoloji ekibi yapay zekaya 2050 yılındaki en güçlü ülkeleri soran bir çalışma yapmış. Yapay zeka gündemi analiz ederek 2050’de dünyanın en güçlü ülkelerini sadece askeri olarak değil, uzay teknolojileri, teknolojik ilerleme, siber savaş kapasitesi, nüfus, eğitim durumu ve yerli üretim kapasitesi gibi bir çok karmaşık unsuru dikkate alarak gerekçeleriyle birlikte sıralamış.
Bu çalışmaya göre 2050’de Türkiye dünyanın en güçlü beşinci ülkesi olacak!
Tabi bu hedefe, iktidara gelince İHA/SİHA fabrikalarının kapılarına kilit vuracağını ilan eden, yerli ve milli üretim yapan markaları boykot etmeye çağıran, yerli sermaye sahiplerinin mal varlığına el koymayı vadeden, savunma sanayi yatırımlarını gereksiz gören gerici CHP ve Özgür Özel’le değil; Türkiye’yi her konuda dünyanın süper güç ülkeleriyle yarışacak bir noktaya taşıyan Erdoğan ile ulaşılacaktır!
Sadece Türkiye’nin değil, başta İslam ülkeleri ve Orta Doğu olmak üzere tüm dünyanın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ihtiyacı var. Bunun için Bahçeli’nin dediği gibi; “Derdi vatan ve millet olan bir Cumhurbaşkanının yolundan caymaya hakkı yoktur.”