Geçen yıl 30 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin akşamını hatırlıyorum. İnternette müthiş bir “tutanak” çılgınlığı yaşanıyordu. “Arkadaşlar, filanca sandığın tutanağı kayıp!” diye feryat ediyordu biri. “Zor da olsa falanca sandığın tutanağına ulaştım, buyurun” deyip yayınlıyordu öbürü. Listeler paylaşıyorlardı, “Şu şehrin, şu ilçesinin şu şuşu numaraları tutanaklarını bulmamız lazım” filan…
Estirilen hava şuydu: “Bulunamayan tutanak ‘kayıptır’; tutanağın ‘kayıp’ olması, AK Parti’nin o sandıkta oy çaldığına delalettir; ‘kayıp’ tutanak bulunursa oyumuz artacak.”
Ancak hayatı internette “anlamlanan” bir kısım çoluk çocuk bu havaya kapılabilirdi; kapıldı da zaten. Hayatı boyunca hiç sokağa çıkmadığı için (ve sokağa çıkmayı sadece “Gezi” sandığı için); hiç seçim sistemine, Yüksek Seçim Kurulu’na, “sandık kurulu” kavramına dair fikri olmadığı için, hiç bilgisayardan başını kaldırıp -kitap filan değil, haşa!- gazete bile okumadığı için normal sonuç.
27 Mart 1994’teki yerel seçimleri de hatırlıyorum. Daha televizyonlar açılan üç beş sandığın sonuçlarını ancak verebiliyorken, rahmetli Necmettin Erbakan bir iki puan farkla seçimlerin sonucunu ilan etmişti neredeyse.
Nasıl olmuştu?
Şöyle: Seçimlere katılan partiler, kanuni hak olarak sandıklara müşahit (gözlemci) gönderir. Müşahitler, tarafsız sandık başkanıyla birlikte seçimden bir gün önce hazırlıklara başlarlar; oy kullanımı sırasında, sandıklar kapanırken, oy sayımı yapılırken ve neticeler tutanakla kayıt altına alınıp ilçe seçim kurullarına teslim edilirken hazır bulunurlar. Tüm sandık görevlilerinin imzasıyla resmileşen tutanağın aynısından kendileri de alırlar.
Bu tabi işi ciddiye alan, disiplinli hareket eden, seçimi önemseyen partiler için geçerlidir. O yüzden Refah Partisi müşahidi süreç boyunca orada hazır bulunur, nihayet resmi tutanağını alır ve derhal parti teşkilatına götürür. Böylelikle Erbakan Hoca ve arkadaşları, ajanslardan, muhabirlerden, diğer herkesten önce “resmi olmayan kesin sonuçlara” hızlıca ulaşır. 1994’te olduğu gibi. İletişim teknolojilerinin bugünküyle kıyas dahi kabul etmeyecek derecede zayıf olduğu 1994’te…
Şimdilerde Erbakan Hoca’nın bu disiplinli, ciddi tavrını AK Parti sürdürüyor. Sandıklar ilan edildiği gün kurullar için çalışmalara başlanıyor, müşahitler belirleniyor, eğitim programları hazırlanıyor ve uygulanıyor; seçim günü de biiznillah kazasız belasız geçiriliyor.
Bu anlamda, 1994’te nal toplayanların da bugünkü durumları pek farklı değil. Hem maddi hem de manevi bakımdan sandığı ciddiye almadıkları için, bugüne kadar “sandık kurulu” meselesinin üstünde durmadılar hiç. Bugün de sandığı ciddiye almıyorlar, alsalar bile tecrübeleri yok, ne yapacaklarını bilmiyorlar; bu yüzden “AK Parti oy çaldı/çalacak” zırvasına bel bağlıyorlar. Kerli ferli, “yılların siyasetçileri” dahi, “Filanca sandığın tutanağı kayıp” yaygarasına sarılıyorlar.Aslında o tutanağın “kayıp” olması, kendi müşahitlerininve dolayısıyla partilerininkayıplığı/beceriksizliği/umursamazlığı; kendi seçmenleridahil tüm milletten saklamaya çalıştıkları bu.
“Bağımsız” bir oluşum kurmuş “bilinçli muhalif” gençler. “Sandıkları takip etmek” için ekipler oluşturuyorlar. Yine internet üzerinden, “Şu şu bölgelerde adama ihtiyacımız var” gibi duyurular yapıyorlar. Muhalefet partilerinin mevzubahis fahiş eksikliğini “gidermeye” uğraşıyorlar. Tabi kağıt üstünde böyle. Asıl dertleri, sandık başında “Oylar çalınıyor/çalındı!” yaygarası koparmak. Yine de çoluk çocuğu bir günlüğüne de olsa bilgisayarın başından kaldırıp onlara seçim sistemine, sandıklara ilişkin bir fikir ve ciddiyet verme ihtimali dolayısıyla “faideli” bir oluşum diyebiliriz.
Gelgelelim, muhalefet partilerinin de, “bilinçli muhalif” gençlerin de öğrenmeleri gereken asıl şey şu:
Bir sandıktan size düşük oy çıkması, o sandığa “sahip çıkmadığınız” anlamına gelmez. Rakibiniz tarafından “oyların çalındığı” anlamına da gelmez. Bir sandıktan size yüksek oy çıkması da, o sandığa “sahip çıktığınız” ya da rakibiniz tarafından “oyların çalınmasına” mani olduğunuz anlamına gelmez.
Seçim, sandık, oy, hür irade, milletin teveccühü filan; bunlar başka şeyler, siz bilmezsiniz.
***
Cenab-ı Allah seçim günü de milletimizi, memleketimizi her türlü şerden muhafaza buyursun.