Ne kadar zaman geçerse geçsin insan bazı şeyleri ve bazı kişileri unutmuyor, unutamıyor; ya da bir şekilde hatırlıyor işte. İnsanın bazen öylece durduk yere ve sebepsiz hatırladıkları oluyor. Hiç düşünmeden ve hiç beklemeden bir yerlerde kalmış ya da kaldığını sandığı hatıraları ansızın ortaya çıkıyor. Benim de bazı zamanlar nedensiz yere hatırıma Muhsin Başkan geliveriyor. Sonra onunla ilgili görüntüleri izlerken buluyorum kendimi. Bir görüntüde “İki saniye sonrasına bile hükmedemediğimiz hayatta fırıldak olmaya gerek yok” diyor mesela. Sonra bir başkasında doru bir atın üzerinde rüzgâra karşı gittiğini görüyorum. Bir başkası, sonra bir başkası derken bir hüzün gelip de yerleşiyor içime.

Bunları hissedenin yalnızca ben olmadığımı da biliyorum. Hatta neredeyse memleketin her köşesinde bu acıyı bilen, duyan, hissedenler var. Zira Muhsin Yazıcıoğlu kendi evlerinden biri gibiydi.

O günü çok iyi hatırlıyorum ben. Muhsin Başkan’ın helikopterinin düştüğü o günü. Bütün memleketin ama neredeyse istisnasız herkesin televizyon karşısında tedirgin bekleyişini çok iyi hatırlıyorum. Muhsin Başkan’dan gelecek bir haber için gözünü kırpmadan herkes öylece bekledi. Herkes bekledi, ağladı ama en sonunda ölüm haberi geldi ve her evden çıktı sanki o cenaze.

Yani Muhsin Başkan her evin çocuğuydu ve o acı herkesin acısıydı.

Ülkenin hele ki bu zor ve karmaşık zamanlarda ve bence sıkışmış döneminde en çok ihtiyaç duyduğu adamlardan biri Muhsin Başkan. Tam da şimdi ve bütün bunlar olurken hem millî duruşu hem inançlı hâli hem de delikanlılığı ile pek çok eksiği tamamlayacaktı.

Ama takdiriilahi işte.

Şöyle bir hatırası var, aklıma geldikçe dersler çıkardığım.

Şoförü bir yolculuk esnasında ve tam namaz vakti girmişken merhum Muhsin Yazıcıoğlu’na döner;

- “Efendim” der, “Vakit girdi. Namazı Şarkışla Camisi’nde kılalım isterseniz, yola öyle devam edelim.”

Muhsin Başkan tam şöyle cevap verir;

- “Olmaz kardeşim. Seçim yaklaştı, yanlış anlaşılır, evde kılalım.”

Daha dün, bir ağabeyim konuşurken şöyle bir cümle kurdu; “Bu memleketteki her caminin musallasında bir Muhsin yatar.”

Herkesin içinde bir acı yani. Herkesin Muhsin’i yani…

Ah Muhsin Başkan!

Rahmet olsun…