Ekrem Dumanlı’nın bir yazısına rastladım. Başlık gerçekten ilgimi çekti ve de okudum. Yobazlaşma. Ne kadar önemli bir noktaya değinmiş. Zira mesele müşkül. Hakikaten de ülke gündemi çok yoğun. Anlık tepkiler, fevrî çıkışlar o kadar büyük etkiler oluşturuyor ki artçı sarsıntıları günlerce sürüyor. Siyasetçiler her biri bir taraftan. Noterden imzalı vaatte bulunanlar, Meclis’e girebilme adına birbirleriyle ittifak kurmaya çabalayanlar, sağın ortasını, solun sonunu bulmaya çalışanlar, sağın en sağında dururken solun tartısına artı koymaya çalışanlar. Tüm bu kargaşa içinde ıskaladığımız çok mevzu var doğru.

Kavramlarla tehlikeli şekilde oynamak, bunun üzerinden siyasî birtakım göndermeler yapmak, mesajlar vermek. Her meseleyle ilgili algı oluşturmak/oluşturmaya çalışmak.

Kafalar çok karışık. Dumanlı’nın yazısında ‘Radikal İslam’ diye bir tabir kullanılıyor. Radikal İslam’ın (IŞİD örneğiyle) Türkiye’ye gelmemesi gerektiğini savunuyor. İslam inancında, imânın radikalliği çok önemlidir. Biz bir Müslüman olarak dinimize bağlılığımız olabildiğine radikal (kökten, kesin, net) olmalıdır. Oysa örnek gösterilen IŞİD ve benzeri örgüt yapılanmalarının İslam’la uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu tarz oluşumlara ilgi duyanlar ise îman radikalliğinden uzaklaşanlardır. Sözde radikallik karşıtı söylemle ‘Ilımlı İslam’ denilen ne idiği belirsiz bir anlayış yıllardır ortalığı kasıp kavurmaktadır.

Devam etmiş yazı; “Türkiye yobazlaşma süreciyle yeni bir sınav veriyor. İktidarın arka bahçesi olmakla suçlanan bazı yerlerde genç insanlar için çok keskin bir dil geliştiriliyor. Aynı camide namaz kıldıkları insanlara kâfir, İsrail uşağı, Amerikan ajanı, haşhâşî, sahte Müslümanlar gibi akla, insafa, vicdana, ahiret inancına sığmayan sıfatlar kullanılıyor.”

Mevzu bahis bu dil, maalesef toplumun genç kesiminde hakim ‘kanka’ dili. Altyapısız, mesnetsiz ve şekilci yaklaşımla Müslümanlara ciddi rahatsızlıklar veriliyor halen.

Sormak gerek. ODTÜ’deki sol vandalizmini nereye koymak lazım? Başörtülü kızlarımız mescide giderken bıçaklarla saldıran şehir magandalığını ne yapmak lazım?

IHH gibi seçkin, nezih bir yardım kuruluşunu IŞİD destekçisi olarak ilan eden bir zihniyeti hatta bu düşünceyle aynı tarafta durmayı nereye koymak lazım?

Ayrıca;

Aynaya bakmadan yaşanan tüm aksaklıkların sebebi olarak gördüğünüz yetersiz Türk demokrasisini dünyaya şikayet edip durmayı,

Ülkeyi ‘Ilımlı İslam’la tanıştıran bir yapının varlığını,

Paralel yapı diye ülke literatürüne yerleşmiş bu örgüt içinde olmadığınız halde onların faaliyetlerini savunuyor olduğunuzu,

Kullanıldığınızı geç fark etmiş, zorunlu olarak taraf seçmiş olsanız bile neden hala bu yapıdan kurtulamadığınızı,

3 bin 227 kişi KPSS’de kopya çekmek suçundan dolayı 70’i karı-koca, 23’ü ise yakın akraba olan sanıklar ve milyonlarca kişinin kul hakkına girildiği bir olayda ‘hukukî süreç işliyor, telaşa lüzum yok’ diyemeyişiniz gibi gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.

Dumanlı’nın yazısı devamında; bir takım tarikat ocakları, tarih boyunca bu topraklarda yobazlığa engel olduğu için iltifat görürken bugünlerde güya devlet veya siyasi iktidar kontrolüne alınmış olması gibi ağır bir ithamda bulunuyor. Devlet kontrolüne girmek istemeyen cemaatin ise yok edilmek istendiği iddiasında bulunuyor.

Sayın Dumanlı ve onun gibi düşünenlere sesleniyorum. Dünya sizin durduğunuz yerden farklı gözüküyor. Bir de bu taraftan bakmayı deneyin! Allah (C.C.)’a emanet olun.