Sina Yarımadası’nda IŞİD ile bağlantılı şilahlı gruplar karşısında ağır bir yenilgi alan Mısır cuntası öfkesini şehit ve mahkûm ailelerine yardım çalışmalarını görüşmek üzere bir evde toplanan masum insanlardan çıkardı.
Mısır güvenlik güçleri, başkent Kahire’nin batısındaki 6 Ekim semtinde bir eve yaptığı baskında Müslüman Kardeşler liderlerinden 13 kişiyi yargısız infaz etti.
Darbecilerin öfkesinin dindirmeye bu katliam yetmemiş olacak ki, bir hafta önce tutuklanan Müslüman Kardeşler lideri Tarık Halil cezaevinde katledildi.
Korkarım ki cunta bundan sonra Sina’da veya başka bir bölgede yediği her darbenin ardından öfkesini yine aynı şekilde Müslüman Kardeşler üyelerinden çıkarma yoluna gidecek ve yenilgisini bu şekilde örtmeye çalışacak.
Olayların ardından Müslüman Kardeşler, isyan çağrısı yapsa da bunun bir silahlı ayaklanma çağrısı değil sivil itaatsizlik ve geniş çaplı gösteriler için yapılmış bir çağrı olduğunu cemaati tanıyan herkes bilir.
Müslüman Kardeşler’den silahlı devrim çağrısı beklenmemeli.
Fakat bu, olayların kontrolden çıkmayacağı ve başka grupların cuntaya karşı silahlı mücadeleyi benimsemeyeceği anlamına gelmiyor.
Sina Yarımadası’nda olduğu gibi…
Sina’daki başkaldırıyı sadece IŞİD faktörüne bağlayan fena halde yanılır.
Mısır ordusunun yıllardır uyguladığı baskı ve ayrımcılık, ikinci plana itilme ve insan yerine dahi konmama, gelişigüzel bombalama ve göçe zorlama politikası Sina kabilelerine silaha sarılmaktan başka seçenek bırakmıyor.
Darbecilerin Sina Yarımadası için öngördükleri çözümü, darbe yanlısı Mecdi Halil’in sözleri gayet net bir şekilde özetliyor.
ABD’de yaşayan Mısırlı analist şöyle diyor:
“Sina sorununun çözümünü mü istiyorsunuz?
Mısır’ın Rafah kentindeki herkesi zorla göç ettirin ve kenti yerle bir edin.
Hamas (Gazze) ile Mısır arasındaki tüm kapıları tamamen ve sonsuza dek kapatın. Dünyaya açılmak için Mısır’dan başka bir yol bulsunlar.
İsrail ile koordineli bir şekilde yüz bin askeri bölgeyi karış karış araması için Sina’ya gönderin.
Sina’daki aşiret liderlerine asla güvenmeyin. Çünkü güvenilmezler.
Sina sakinlerinin her birinin telefonlarını dinleyin, e maillerini ve Facebook sayfalarını takip edin.
Terör ve İhvan liderlerini yakalamak yerine bulduğunuz yerde tasfiye edin.”
Açıkça teröre, şiddete, kin ve nefrete, ayrımcılığa ve yargısız infaza davet eden yukarıdaki satırların yazarı ABD’de yaşıyor.
Yani Batı’dan Mısır’daki cuntaya dişe dokunur bir tepki beklenmemeli.
Dünya, Abdülfettah El Sisi’nin cinayetleri karşısında kör, sağır ve dilsiz.
Mısır’daki olayları değerlendirirken şu nokta hiçbir zaman gözardı edilmemeli:
Darbe, Arap Baharı’na ve halkın özgür iradesine karşı yapıldı.
Dolayısıyla akan her bir damla kanda darbeye destek verenlerin ve darbeyi finanse edenlerin de vebali var.
Mısır adeta işgal altında ve Kahire’den yönetilmiyor.
Abdülfettah El Sisi işgal valisi ve Mısır ordusu da işgalcilerin paralı askeri gibi.
Mısır halkı, artık bu noktadan sonra darbeye karşı demokrasi değil işgale karşı özgürlük mücadelesi vermeli.