7 Haziran 2015’te yapılan milletvekili genel seçimlerinde, Türkiye’nin 81 ilinin 76’sından milletvekili çıkaran AK Parti, sadece 2 ilde yüzde 10’un, 9 ilde yüzde 20’nin altında oy almış.
Seçime “ana muhalefet partisi” olarak giren, AK Parti’nin en yakın takipçisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ise 37 ilde milletvekili yok. 23 ilde yüzde 10’un altında kalan CHP, 41 ilde de yüzde 20’yi geçememiş.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) açısından durum daha vahim.
MHPmilletvekilleri 47 vilayete kümelenmiş durumda. Parti 16 ilde yüzde 10’u, İstanbul dahil 47 ilde yüzde 20’yi geçememiş.
“Türkiye partisi” olma iddiasındaki HDP ise sadece 27 ilde milletvekiline sahip. 57 ilde yüzde 10’u geçemeyen HDP, İstanbul dahil64 ilde de yüzde 20’nin altında kalmış.
Bu tablo “boyalı” haritalarda daha belirgin. AK Parti tüm Türkiye’ye rengini verirken, CHP ve MHP Doğu-Güneydoğu’da hiç yok. CHP sahil şeridine, MHP Orta Anadolu’ya yoğunlaşmış. HDP de, Doğu-Güneydoğu dışında bir tek İstanbul’da belirgin.
Tabi bu istatistiklerin yanında, “AK Parti’ye ders olsun” diye bu seçimde MHP ve HDP’ye meyleden oyları da düşünmek lazım.
Kendisinden feyz ile bu köşede de sık sık yazdığımız üzere, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti’nin “Türkiye’nin omurgası” olma vasfını ısrarla hatırlatıyor.AK Parti’siz (onun temsil ettiği değerlerden ayrışmış) bir Türkiye’nin omurgası kırılır diyor. Biri çıkar, “Ben Kürtlerin yegane temsilcisiyim” der, biri çıkar “Ben Sünni/Alevi Türklerin yegane temsilcisiyim” der, Allah esirgesin, Irak’a döneriz diyor. Irak’a; yani “Şu bölge Kürtlerin, şu bölge Şiirlerin, şu bölge Sünnilerin” diye ayırdıkları yere, “Şu adam Kürtlerin, şu adam Şiilerin, şu adam Sünnilerin temsilcisi” diye ayrıldıkları yere… Allah esirgesin, Allah esirgesin.
Oysa hem Türkleri, hem Kürtleri, hem Sünnileri, hem Alevileri ve hem de diğer tüm herkesi temsil edebilen yegane hareket AK Parti. Dahası, iktidarı boyunca bunların hepsinin derdiyle dertlenip o dertlere çare aramış, Cenab-ı Allah’ın izni ve inayetiyle çoğu zaman da çare bulmuş bir hareket.
Bu yüzden, gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, gerek Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun seçim sonrası gösterdikleri soğukkanlı tavır Türkiye için hayati (tekrar: hayati) önem taşıyor. Meclis’e giren diğer partiler, ortaya çıkan koalisyon tablosuna rağmen şu ana kadar sadece kendileri için konuşmuşken, AK Parti Türkiye için konuşmaya devam ediyor. Yukarıda sıraladığımız neticelere rağmen; CHP Gezi-Saray-17 Aralıksloganlarından fazlasını ortaya koyamıyor; MHP ısrarla “Barış süreci sonlandırılsın” diyor; HDP vurgu yaptığı “emanet oyları” (ve tabii ki AK Parti seçmeninden gelen “emanet oyları”) hiçe sayıp Doğu-Güneydoğu’yu ateşe atacak hareketlere göz yumuyor. Elbette ki tüm talepler kıymetlidir ve dikkate alınmalıdır, AK Parti cephesindeki soğukkanlı tavrın bir yüzü de bunların dikkate alındığına işaret ediyor zaten. Fakat, bir tek AK Parti, “Kazandığımız, muhafaza ettiğimiz ve kaybettiğimiz seçmenlerin yanında, hem CHP’nin, hem MHP’nin ve hem de HDP’nin seçmenini anlıyoruz; çünkü mesele doğrudan Türkiye ile ilgili” mesajı veriyor.
İster şu veya bu şekilde ortaya çıkacak bir koalisyon hükümetinde yer alsın, ister ana muhalefet partisi olarak yoluna devam etsin; Türkiye’nin istikbali için hayati (tekrar: hayati) rol oynayan hareket AK Parti olacak, Allahua’lem. Şu ana kadar bu bilinçle hareket edildi; bundan sonra da, koalisyon müzakereleri sırasında da, daha sonrasında da böyle devam etmesi için duacıyız. Buna, partinin kendi içinde kendisiyle ilgili yapacağı değerlendirmeler ve AK Parti hakkında eleştirilerde bulunan AK Parti seçmeninin tutumu dadahil.
Cenab-ı Allah, cümlemizi basiret ve feraset sahiplerinden eylesin.