Türkiye, “CHP’nin kendi iç hesaplaşmasını” tehditlerin, şantajların ve küfürlerin havada uçuştuğu çirkin bir gösteri şeklinde izlerken, Akdeniz’de  “gümbür gümbür bir devrim“” gerçekleşiyor.

ABD, İsrail, Güney Kıbrıs, Yunanistan ve Mısır’ın tehditlerine aldırış etmeyen Türkiye, 2017’de Barbaros Hayreddin Sismik Gemisi’yle başlattığı sondaj çalışmalarını bu senenin başında Fatih ve Yavuz gemileriyle büyüterek sürdürdü.

Üstelik, Akdeniz’i kuşatan bu çemberi yırtarak yoluna devam eden gemilerimize havadan Bayraktar TB-2 İHA, deniz karakol uçağı ve deniz helikopterleri, su üstünden TCG Oruçreis ve TCG Gaziantep firkateynlerimiz, korvet ve hücumbotlar, su altından denizaltılar ile sürekli ve kesintisiz refakat ediyor.

ZİHNİYET DEVRİMİ

Bir yandan Barış Pınarı Harekâtı ile güney sınırımızda Irak’tan Akdeniz’e kadar inşa edilmek istenen terör koridorunu parçalarken; diğer yandan bir zamanlar Türk gölü olarak bilinen Akdeniz’de yeniden varlık göstermemiz, yaşadığımız “zihniyet devriminin” bir eseri.

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na göre sadece Doğu Akdeniz’de 1,7 milyar varil petrol ve 3,45 trilyon metreküp doğalgaz potansiyeli bulunuyor. Kıbrıslı Rumlar’ın İsrail adına arama çalışmalarını yürüten Noble Energy‘ye göre ise bölgenin sadece bir bölümündeki doğalgaz potansiyeli 129 milyar metreküp.

Denizlerimizdeki böylesi büyük bir zenginlikten bizi mahrum bırakmak isteyen ABD ve kuyruğuna takılan çevre ülkelerine karşı, Türkiye’nin geçtiğimiz hafta Libya’daki meşru hükümetle Ekonomik Münhasır Bölge Anlaşması imzaladı. Böylece Akdeniz’in iki kıyısı arasında “güçlü bir egemenlik alanımız” oluştu.

Libya’nın Akdeniz’deki bu korsanlara sırtını dönüp, Türkiye ile ittifak yapması gerçekten de kendileri açısından büyük bir risk. Trablus Hükümeti’ni düşürmeye çalışan Hafter isimli bir terör başı ABD, Mısır, Suud ve BAE’nin desteğiyle var gücüyle saldırıyor. Buna karşın Türkiye, hem Libya’yı hem de kendi haklarını korumak için Kuzey Afrika’da seferber olmuş durumda.

BARBAROS’UN SANCAĞI

Donanma Komutanlığı, tüm bu gelişmelerin ortasında son derece anlamlı bir hareket daha yaptı. 1538 yılında 600’den fazla gemiye sahip Haçlı Donanmasını Preveze’de yok edip, Akdeniz’de asırlar süren hâkimiyetimizi sağlayan Barbaros Hayrettin Paşa’nın sancağını Donanma Komutanlığı’nın girişine astı.

Bu yeşil renkli Kelime-i Tevhid Sancağının üzerinde, dört halifemizin ismi, Hz. Ali’nin zülfikarı ve Hz. Süleyman’ın mührü bulunuyor. Donanma bununla da yetinmedi. Mavi Vatan-2019 tatbikatından dönerken, savaş gemilerimizdeki askerlerimiz Barbaros Hayrettin Paşa’nın boğazdaki türbesi önünden geçerken “çimavira” selamı verdi. Böylece Osmanlı Donanmasının sefere çıktığında yaptığı bu gelenek de ihya edilmiş oldu.

Türkiye, iki asırdır denizden ve karadan etrafına örülen kuşatmayı yırtarak çıkarken, “İstanbul’un Belediyesine baş seçilen kişinin” kırmızı şaraplı kaz davetini konuşmak zorunda kalmamız, bu “baş”tan Süveyş gibi büyük devrim olacak “Kanal İstanbul”a çemkirmesini dinlemek ne acı..