IŞİD’in bomba yüklü kamyonlarla Kobani’ye düzenlediği saldırılarla birlikte bir yerlerden düğmeye basılmışcasına sosyal medyada Türkiye’yi söz konusu örgütün hamisi gibi göstermek isteyen bir iftira kampanya başlatıldı.
HDP ve PYD’den, IŞİD üyelerinin ve kamyonların kente Türkiye’den sızdığını öne süren açıklamalar yapıldı.
Sınırı 24 saat gözetleyen kameraların kamyonların geldiği yönü kaydetmesiyle ve YPG sözcüsünün Türkiye’ye yönelik suçlamaları boşa çıkaran açıklamalarıyla oyun bozulsa da iftiraların arkası kesilmedi.
Masum insanların acılarını bir yana bırakarak bulanık suda balık avlama telaşına düşenler, “Müddei iddiasını ispatla mükelleftir” diyen evrensel hukuk kuralını görmezden gelerek, Türkiye’den IŞİD ile işbirliği içinde olmadığını ispat etmesini dahi istedi.
Fırsatçıların Türkiye’ye yönelttikleri suçlamalar bir yana, IŞİD’in Kobani’ye nasıl sızdığıyla ilgili farklı iddialar var.
Bölgede örgütün uyuyan hücreleri olduğu, YPG’yle işbirliği yapan Burkanu’l-Fırat’ın içine sızdığı ve hatta rejim yanlısı askerlerin IŞİD saflarına geçtiği öne sürülüyor.
Bir diğer iddia da bölgede YPG’nin zulmünden ve estirdiği terörden bıkan Arap aşiretlerin IŞİD’i desteklediği ve kolladığı yönünde.
PYD/YPG’nin Suriye’nin kuzeyinde etnik temizliğe kalkışmasına Barzani yönetiminden de itiraz gelmiş ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Sözcüsü Sefin Dizayi, “Bölgedeki bütün halkların Arap, Türkmen orada yaşama hakları vardır” demişti.
PYD/YPG’nin bölgede etnik temizliğe ve Arap köylerini boşaltmaya kalkışması kendilerini sahipsiz hisseden Arap aşiretleri IŞİD ile işbirliğine itecektir.
ABD’nin desteğiyle herşeyi yapabileceklerini zannedenler bölgede yüzyıllardır birlikte barış içinde yaşayan insanların arasına kin ve düşmanlık tohumları ekiyor.
Arap sokağında Kürtlere karşı bir duygusal kopuş yaşanıyor.
Çoğunluk hâlâ PYD/YPG ile Kürt halkını ayrı tutuyor fakat bu ayrımın ne kadar sürdürleceği belli değil.
Bu arada olan masum insanlara oluyor.
PYD/YPG’ye alan açmak için ABD öncülüğündeki koalisyonun bombardımanına maruz kalan sivil Araplar da IŞİD’in saldırılarında hayatını kaybeden masum Kürtler de gerçekte bu savaşın tarafları değiller.
Fakat bedelini maalesef onlar ödüyor.
Yalanlarla ve karapropagandayla günü kurtarmaya çalışan ve ucuz hesaplar peşinde koşan HDP/PYD şunu unutmamalı.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
İnsanları aptal yerine koyarak elde edebileceğiniz hiçbir şey yok.
Sadece Araplar ve Türkler arasında Kürtlere yönelik duygusal kopuşu hızlandırıyorsunuz ki birlikte yaşamaya mahkum olduğumuz bir coğrafyada bu yaptığınız Kürtler dahil hiç kimsenin yararına değil.
Çatışmalardan kaçanlara ve yaralılara ayrımcılık yapmadan kucağını açan Türkiye’yi “terörist ülke” olarak suçlamanızı, daha dün kollarınıza plastik kelepçeler takıp kameralar önünde sizi sıraya dizen paralel ihanet çetesiyle birlik olup bugüne kadar Kürt halkına yapılan ayrımcılığı ortadan kaldırmak için en radikal adımları atan insanlara düşmanlık etmenizi, İstiklal Marşı’na içinde “kahraman ırkıma bir gül” geçiyor diye itiraz ederken ve Mehmet Akif’in Arnavut olduğunu, oradaki ırk kelimesinin anlamının farklı olduğunu gözardı ederken logosunda “Türkiye Türklerindir” yazan gazeteyle sarmaş dolaş olmanızı ve o slogandan en ufak bir rahatsızlık dahi duymamanızı insanlar gayet net bir şekilde görüyor.
Bu tutarsızlığın ve iki yüzlü tavrın yüreklerde yol açtığı yaralar kolay kolay kapanmaz.