El Cezire televizyonunun ünlü simalarından “Bila Hudud” (Sınırsız) programının sunucusu Ahmed Mansur, Almanya’nın başkenti Berlin’de tutuklanmasının ardından hem Merkel hükümetine ve hem de Mısır’daki cunta yönetimine karşı büyük bir zafer kazandı.

Mısır’daki askeri darbeye ve Abdülfettah El Sisi yönetimine yönelik segilediği onurlu tavıyla dikkat çeken Mansur’un tutuklandığı haberi duyulunca darbe yandaşları adeta sevinçten havalara uçmuştu.

Mısır medyası ünlü gazetecinin birkaç saat içinde Mısır’a teslim edileceği haberleriyle doluydu.

Hatta Mansur’u teslim alacak ekip Kahire’den Berlin’e doğru çoktan yola çıkmıştı.

Darbenin finansörlerinden Kıpti işadamı Necip Sawiris, Twitter hesabında “Bakalım Katar şimdi senin için ne yapabilecek?” yazarak duyduğu sevinci açıkça dışarı vurmuştu.

Fakat sevinçleri çok kısa sürdü.

Ahmed Mansur’un önceki akşam Moabit Cezaevi’nden salıverilmesiyle bu kez sevinen ve son gülen taraf özgürlük yanlıları ve darbe karşıtları oldu.

Ünlü gazeteci, kısa süreli tutukluluğun ardından özgürlüğüne kavuştuktan sonra El Cezire kanalına bağlanarak yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na özel olarak teşekkür etti.

“Alman hükümetine meydan okuyup karşısında güçlü bir şekilde duran tek bir kişi var. O kişi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan” dedi.

Başbakan Davutoğlu’nun avukatlarını birkaç kez arayıp durumu hakkında bilgi aldığını söyledi.

Erdoğan’ı ve Davutoğlu’nu “özgür gazetecilerin değerini bilen şerefli politikacılar” olarak niteledi.

Mansur’un Erdoğan ve Davutoğlu hakkında kullandığı bu övgü ifadeleri Türkiye’de olduğu kadar Arap sokağında da yeminli Erdoğan düşmanlarını deliye döndürdü.

Bu hiç de normal bir ruh hali değil.

Onurlu ve gayet insani bir tavra karşılık edilen teşekkür üzerine yazdıklarına bakılınca insanın aklına ister istemez şu düşünce geliyor:

“Demek ki, Cumhurbaşkanı ne yaparsa yapsın boşuna; bu insanlar asla memnun olmayacaklar.”

Ahmed Mansur’un Berlin’de tutuklanması ve Mısır’a iade edilmek istenmesi, Merkel hükümeti için kelimenin tam anlamıyla büyük bir skandal.

İki ülke arasında suçluların değişimi için imzalanmış bir anlaşma yok.

Ayrıca tutuklama nedeni olarak gösterilen Interpol’ün 2 Ekim 2014 tarihli arama talebi de hukuki olarak geçersiz.

Çünkü ünlü gazeteci, Interpol’e başvurarak 21 Ekim 2014’te hakkında arama talebi olmadığına ve herhangi bir suçlama bulunmadığına dair yazılı belge aldığını söylüyor.

Mansur’un ifade ettiğine göre, tutuklama kararı tamamen siyasi.

Havaalanında polislere, “Tutuklamaya dayanak gösterdiğiniz karar 2 Ekim 2014 tarihli. Benim elimdeki belge ise 21 Ekim tarihli” diyerek itiraz ettiğini açıklayan Mansur, Almanya’ya ayak basar basmaz tutuklanması konusunda Mısır ve Almanya hükümetleri arasında yapılmış gizli bir anlaşmanın varlığına dikkat çekiyor.

Özet olarak ünlü gazeteciyi Abdülfettah El Sisi istemiş, Merkel de Doha’ya gitmek üzereyken havaalanında tutuklatmış.

Mansur’un bildirdiğine göre Alman sorgu hakimi kendisine, “Benim elimde birşey yok. Bana kalsa seni hemen serbest bırakırım. Çünkü davan baştan sonra siyasi” demiş.

Mansur, “Ben burada Mısır hükümetinin talebine binaen mi yoksa Interpol’ün talebi üzerine mi tutuklu bulunuyorum?” diye sorunca Alman yargıç, “Interpol’ün talebine binaen” diye cevap vermiş.

Bunun üzerine Mansur 21 Ekim 2014 tarihli Interpol kararını göstermiş.

Yargıç, hiçbir şey söyleyememiş ve sadece “Ben bana verilen emirleri yerine getiriyorum” demekle yetinmiş.

Keyfi bir şekilde tutuklanan gazeteci , başsavcıyı dahi görmeden işlerin kötüye gittiğini farkeden Alman hükümetinin kararıyla serbest bırakılmış.