Elazığ’da meydana gelen 6,8’lik depremin ardından milletimizin kalbi deprem bölgesinde attı günlerce.

Aldığımız her ölüm haberiyle kahrolduk, sağ kurtarılan her insanımızla âdeta yeniden doğduk.

Devletimizin, STK’lerimizin depremden hemen sonra olay yerine ulaşması, çok hızlı organize olması hepimizi gururlandırdı.

Milletimizin ekserisinin siyaseti, ideolojiyi, fikir ayrılıklarını bir tarafa bırakıp deprem bölgesine yardım yağdırması, depremzedeler için seferber olması,gerçek kimliğimizi dünya âleme bir kez daha gösterdi.

İstiklal Marşı Şairimizşöyle demişti:

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

Gerçekten biz birlik oldukça bizi hiçbir şeyin sindiremeyeceğini, düşmanın bize bir şey yapamayacağını bir kez daha görmüş olduk.

Ancak bizleri insanlığımızdan utandıran, “Bu kadar da olmaz!..” dedirten şeyler de olmadı değil. İnsanların acısını paylaşmak, devletinin ve milletinin yanında olmak yerine depremi, acıyı hükûmetle, kendinden farklı düşünen insanlarla hesaplaşmak için fırsata çevirme gayretkeşliğinde olan, ideolojisi uğruna insanlığını yitirenler de yok değildi.

“Elazığ Türkiye’nin en bağnaz, en cahil, en paranoyak, cinsel saplantılı, maddi ve manevi tecavüz kültürü gelişkin kentidir…” diyebilen SevanNişanyan gibi aşağılık mahlûklar vardı.

“Elazığ Kürt mü?” diye sorabilen, insanlıktan nasibini almamışlar da az değildi!.. Hâlbuki Elazığ’ın Türk, Kürt, Zaza, Arap olması bizi hiç mi hiç ilgilendirmiyordu da bunu sorabilen hayvandan aşağı yaratıkların; “Alevilere yardım edilmiyor.” diye paylaşım yapan provokatörün ve bunu paylaşan siyasetçininhâlâ insan gibi aramızda dolaşması hepimizi ilgilendiren ciddi bir sorun!..

“Depremin şiddetini vergiden muaf olmasınlar diye aşağı çektiler.” diyebilen soytarının sanatçı; deprem henüz olmuşken “deprem vergisi” yaygarası koparan kalbi, dili, zihniyeti kara kişinin de insan kabul edilmesi insanlık adına utanç verici!..

Tadilattaki bir hastane fotoğrafını alıp Elazığ’daki hastanelerin de yıkılmış olduğu yalanını yayarak korku ve paniği artırmaya çalışan CHP’li vekili de asılları kimlerse onlara havale ediyoruz.

“Duacı olmaktan, üzülmekten milletçe usandık; başka şeyler yapmalıyız.” diyerek sanki dua edenlerin, duadan medet umanların başka bir şey yapmadığını ima eden, duayı küçümseyen, kendisi küçük egosu büyük kişiyi; büyük şehrin küçük hesaplar peşindeki başkanını da Allah’a havale ediyoruz.

Biz yine de şu güzelliklerle hatırlayalım Elazığ depremi sonrasında yaşananları:

Enkazı elleriyle kazıyarak bir hanımefendiyi enkazdan çıkaran Suriyeli Mahmud’u unutmayalım!..

Enkazdan kurtarılan Hatun Teyze’nin kendini kurtaran ekiplerden ilk olarak başörtüsü istemesi ve inancındaki samimiyetten ders alalım.

İdeolojisine, pörsümüş zihniyetine yenik düşüp çenesini tutamayan, kininde boğulan cadalozlar yerine, el emeği, göz nuru çeyizini depremzedeler için bağışlayan Hataylı genç kızı hatırlayalım.

Sonuç olarak, bir felaketten ülkemiz ve milletimiz adına birlik, beraberlik, fedakârlık adına güzellikler sergileyen insanlarımız kalmıştır geriye!..

Rabbim, bir daha böyle felaketler yaşatmasın!..