Ülkemiz büyük bir felaketin eşiğine gelmiş, çözüm sürecinin çökmesiyle birlikte PKK, Güneydoğu’daki pek çok yeri hendeklerle kuşatmıştı. Diyarbakır, Şırnak, Hakkari gibi bazı şehirler 2015’te Batı’nın desteklediği “demokratik kantonlar” projesinin bir parçası olarak pilot bölge seçilmişti.

Hedefleri, Suriye’nin kuzeyinde kısmen başarılı oldukları “işgal planı”nı topraklarımıza taşımaktı. Biz ise bir yıl sonra 15 Temmuz ihanetini yaşatacak bir ordu, FETÖ’nün damarlarında dolaştığı bir Emniyet Teşkilatı ile meğer nasıl zor durumdaymışız. Yüzlerce şehit vermemize rağmen, şehirlerimizi teslim etmedik. TSK’nın Özel Kuvvetleri ve Polis’in Özel Harekatçıları bu çirkin saldırıya dur dediler. Anladık ki, 15 Temmuz günü, FETÖ’cü alçakların doğrudan bu iki yere saldırması boşuna değilmiş. Yoldaşlarının intikamını almak istemişler.

PKK’yı ezip, ABD ve Rusya’nın planlarını altüst eden “bu kararlı duruştan” rahatsızlık duyanların sadece teröristler olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.

SELÇUK BAYRAKTAR’A NEDEN DÜŞMANLAR?

Hatırlayalım: Hendek Operasyonları esnasında Batılı ülkeler ve İsrail kendilerinden satın aldığımız silahları kullandırtmamış; askerimizi ve polisimizi savunmasız bırakmışlardı. İşte o esnada Hızır gibi yetişmişti SİHA’lar. PKK’yı topraklarımızda ezdikten sonra, Afrin semalarında tam 5 bin 300 saat uçmuş; dünya savaş tarihinde yeni bir çığır açmışlardı.

Bu mucizenin ardında, “anasının vasiyetini bir yemin gibi kalbine mühürleyen” Selçuk Bayraktar var. Sadece Türkiye‘nin değil, esaret altındaki Suriye halkının, sömürgecilerin pençelerini geçirdiği Libya halkının da duası onunla beraber. Veli Ağbaba gibi bir adamın iftiralarına maruz kaldığında, gözyaşlarını içine akıtması, kelimelerin boğazına düğümlenmesi sadece ihaneti daha iyi kavrıyor olmasından değil; “hayallerimizin bir parça olsun zarar görebileceği” endişesinden..

Peki CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı olan bu zat neden Bayraktar’a bu kadar öfkeli? Biliyorsunuz, Veli Ağbaba’nın daha sonradan PKK saflarında savaşırken ölen bir teröristle TBMM’de basın toplantısı yaptığı ortaya çıktı. Ağbaba toplantı yaptıkları esnada Özge Aydın isimli teröristin bir üniversite öğrencisi olduğunu söylüyor. Elbette kişi, başkasının sonradan işleyeceği suçlara kefil olamaz.

CHP’Lİ VEKİLLER VE PKK

Fakat Ağbaba’ya sormak lazım: Bu terörist neden sizinle basın toplantısı yaptı?

Ben söyleyeyim. Teröristbaşının “demokratik özerklik” ilanından sonra örgüt nasıl bir yandan hendekler kazıyorsa, çeşitli üniversitelerdeki PKK yanlısı öğrenciler de çatışmalarda görev almak için seferber olmuşlardı. Bu doğrultuda gönüllü sağlıkçı toplayan 43 tıp öğrencisi gözaltına alınmış ve örgüt için faaliyet yürüttükleri gerekçesiyle yargılanıyorlardı.

Tıp Öğrencisi sıfatıyla kameraların karşısına geçen Ceren Güneş kod adlı Özge Aydın da bu amaçla Veli Ağbaba ile buluşmuştu. Peki başka kimler bu öğrenci kamuflajına sığınanlara destek veriyordu? Kimler Mahkeme kapılarını aşındırıyordu? Aslında cevabı hiç şaşırtıcı değil.

PKK cenazelerinde gözyaşlarını tutamayan Sezgin Tanrıkulu ve darbe imasında bulunup halka parmak sallayan CHP‘nin diğer vitrin mankeni Özgür Özel.

PKK’yı ezip, efendilerini hüsrana uğratan Cumhurbaşkanımızın yanında kararlı duran kim varsa teker teker hedefe koyuyorlar. Önce Fahrettin Altun, şimdi Selçuk Bayraktar.

Birileri hendeklerde yok edilmelerinin intikamını almaya çalışıyor. Hem de kendisini gizleme ihtiyacı duymadan.

Fakat her saldırılarında, kirli ilişkileri ifşa oluyor, pespaye ideolojileri biraz daha dökülüyor.