BM Genel Kurulu için Amerika'da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerikan PBS kanalına verdiği son röportaj, Türkiye'nin yürüttüğü dış politikanın çok yönlülüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Erdoğan'ın "Batı ne kadar güvenilirse Rusya da en az o kadar güvenilirdir." ifadesi, Türkiye'nin dünya sahnesindeki rolünü ve ilişkilerini anlamaya yönelik önemli bir ipucu veriyor.

Türkiye'nin tarihsel olarak Batı ile kurduğu ilişki karmaşıktır. Hem coğrafi anlamda hem de tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir ülke olarak Türkiye'nin dış politikası her zaman çok yönlü olmuştur. Erdoğan'ın ifadesi, Türkiye'nin hem Batı hem de Doğu ile sağlam ve dengeli ilişkiler yürütmesi gerektiği gerçeğinin altını çiziyor.

AB ile ilişkiler, Türkiye için uzun bir bekleyişin ardından hâlâ net bir çerçeve içine alınmamış gibi görünüyor. Türkiye, son 50 yılda AB üyeliği için bekletiliyor ancak diğer taraftan da Erdoğan, Türkiye'nin kendi kendine yetebilen bir ülke olduğunu ve AB'nin katkılarına ihtiyaç duymadığını vurguluyor. Neticede bu durum, Türkiye'nin dış politikasının bağımsızlık ve özgünlük arayışını da bir anlamda yansıtmış oluyor.

Aynı zamanda, Erdoğan'ın Rusya'ya olan güven ifadesi de dikkat çekici. Rusya, Türkiye'nin yakın komşularından biri. Tarihsel olarak karmaşık ilişkilere sahip olsa da iki ülke günümüzde, enerji alanında iş birliği gibi stratejik konularda önemli bir diplomasi yürütüyor. Erdoğan'ın ilişkileri tanımlarken yaptığı güven vurgusu, Türkiye'nin Doğu ile de güçlü bir bağa sahip olduğunu gösteriyor.

Diplomatik ilişkiler esasında verilen mesajlar; Türkiye'nin dış politikasının sadece Batı ve Doğu arasında bir denge unsuru değil, aynı zamanda uluslararası arenada bağımsız bir ses olma çabasının da bir tezahürüdür. Erdoğan'ın vurguladığı gibi, Türkiye'nin pozisyonu, kendi ulusal çıkarlarını koruma ve uluslararası iş birliğine katkıda bulunma amacını taşımaktadır.

Öte yandan Türkiye'nin dış politika alanında üstlendiği çeşitli rolleri de göz ardı etmemek gerekir. Karadeniz Tahıl Girişimi gibi insani yardım projeleri, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını korumasının yanında küresel sorumluluklarını da yerine getirdiğini gösteriyor. Türkiye dış politika ekseninde attığı sağlam adımlarla tüm dengeleri gözeterek çok yönlü bir diplomasi yürüttüğünü açıkça ortaya koyuyor.

Erdoğan’ın Batı ile Doğu arasında denge ve istikrarı sağlama çabası, Türkiye'nin uluslararası arenada etkili bir oyuncu olarak varlığını sürdürme stratejisinin bir parçasıdır. Bu röportaj, Türkiye'nin çok yönlülük ve denge vurgusuyla küresel arenada önemli bir rol oynamaya devam edeceğinin işareti şeklinde değerlendirilebilir. Türkiye’nin uluslararası politikada muhafaza ettiği bu duruşu; tüm BM üye ülkelerine, diplomaside “denge” unsurunun ne kadar önemli olduğunu hatırlatacaktır.