Bir ateş çemberinin ortasındayız. Etrafımızı ateşe verdiler. Şimdi bir akrep gibi kendimizi sokup zehirlememizi bekliyorlar. Ancak bizi kendileri gibi sandıkları için yanılıyorlar. Cebinden 10 avrosu alınınca başkentini yakan kendi insanları gibi sanıyorlar. Bu yanılgılarına içimizden sesi çok çıkan, oysa toplumda karşılığı olmayan bir avuç devşirmemiz neden oluyor. Henüz farkında değiller. 15 Temmuz’u anlamadılar. İsteseler de anlayamazlar. Kültürel kodları buna müsait değil. Biraz “GEZİ” fotoğrafı, biraz terör propagandası oldu bize Avrupalı aklın salatası…

Ben devşirme kelimesini kullanırken birilerinin düşündüğü gibi hain sıfatıyla eş anlamlı önermeler getirmiyorum. “Türk gibi”, hadi çoğunluğu göre “Müslüman Türk” gibi düşünme biçiminin dışında kalan kitleden bahsediyorum. Hatta savrulmalarından dolayı son zamanlarda canımızı sıkan İsmet Özel’i anlamaktan da bahsediyorum. Batı kendi değerlerini “evrensel değerler” olarak pazarlayınca, bu değerlere bütün insanlığın ortak değerleri diye atlayan sazanlardan bahsediyorum. 200 yıla yayılan bir fikirsel operasyon sonucunda modernleşmesini kendi özünden değil, Haçlı kafası üzerinden sağlamaya çalışan insanlardan bahsediyorum. Hukukunu ve yaşama biçimini batılı gibi kurgulayıp, taklit ettiğini kanıksayıp, “kendisi” sananlardan bahsediyorum.

Neydi Avrupa;

-Tuvalet nedir bilmediği için her şehrinde bir veba anıtı olan Avrupa.

– Mezhep adına milyonlarca çocuğunu 100 yıllarca katleden Avrupa.

– Engizisyonların vahşi uygulamalarını korku filmi gibi yaşamış bir Avrupa.

– Mendili icat edince bunu asiller kullansın, köylüler sümüğünü başına sürsün diyen Avrupa.

– Irkçılık üzerinden dünya savaşları çıkarmış, İtalya’dan, İspanya’ya faşizmin, diktatörlüğün anası olmuş Avrupa.

– Kadınlarını cadı diye şehrin meydanlarında diri diri yakan Avrupa.

– Ulaştığı bütün ülkelere medeniyet değil kölelik getiren, insanlığın kanını emen Kolonyalist Avrupa.

– Asya’da, Afrika’da soykırımların faili “jenosit” kelimesini kendi sözlüğünden çıkarıp bizim literatürümüze sokmaya çalışan vahşi, barbar Avrupa.

Bu maddelerden daha binlerce sıralayabilirim. Ve size şunu diyebilirim o zaman; kardeşim, evet, bu pisliklerin, karanlık dünyalarının aydınlanmaya ihtiyacı vardı. Bunu bile “Madam Giyotin” eşliğinde yüzlerce yıl adam öldürerek yaptılar. Sen zaten aydınlıktın. Onlar bunu yaparken Semerkant’ta NASA inşa ediyordun. Gittiğin her yere modernlik taşıyordun. Bu adamlar adaleti senden öğreniyordu. Peki var olan durumumuzdan daha ileriye kendimizi taşımak yerine, Batı tipi “Aydınlanmacılık” diye ne hallere düştüğümüzün farkında mısın?

Bir daha kandırılmasak ne güzel olur. Keşke şu sonradan takılan harici diskimize bir reset atabilsek.

Bizi arkadan bıçaklamaya hazır kendini bilmez çocuklarımız bir uyansa, bizi özlese ve tekrar ailesine, ait olduğu yere geri dönse diyorum. Onlar hiç değişmediler. Öldürmek genetik kodlarında var. Tek gelişimleri, artık birbirlerini öldürmüyorlar. İçlerindeki vahşiyi, kan dökme arzusunu artık kendi yazdıkları vampir hikayelerinde olduğu gibi bizi öldürerek tatmin ediyorlar. Yine de aynayı kendimize çevirmeliyiz. Eğer binlerce yıllık tecrübemizden bir medeniyet projesi üretemiyorsak, dünyaya bir alternatif sunamıyorsak bunu sorgulamalıyız.

Algılar üzerinden yaşayamayız. Algılar üzerinden gelecek tahayyülü kuramayız. Gelişen iletişim araçlarının sahibi olarak dünyayı istila ediyorlar. Bu defa kendi ordularını kullanmıyorlar. Bizim çocuklarımıza bizi öldürtüyorlar. Onların sahibi olduğu ağlar vazgeçilmezimiz oldu. Bizi dijital uyuşturucularla yavaş bir intihara sürüklüyorlar. Şimdi daha hızlı ve daha çabuk kanıyoruz. Hepimiz kırmızı başlıklı kız, pamuk prenses olmaya adayız. Bunlar bizim masallarımız değil…

Aklımızı başımıza almazsak, kim olduğumuzla yüzleşmezsek oyun kurucu onlar olmaya devam edecek. Ve günün birinde bize Rockshield ailesi, siz Türk değilsiniz, siz “ÇOKO” milletisiniz; sizi artık ÇOKOPRENS yönetecek diyebilir. İşin kötüsü buna inanacak, bu fikrin peşinden koşacak elinde akıllı telefon olduğu için kendini akıllı hisseden bir kitle var. Ve onlarla birlikte yaşıyoruz.