Parlamentonun tüm yetkilerini dondurup milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya alan Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, darbeden vazgeçmesi yönünde yapılan çağrılara rağmen kesinlikle geri adım atmayacağını söylüyor.

Yani darbe gecesi açıklanan 30 günlük süre sona erdiğinde de parlamento çalışmaya başlamayacak ve süre uzatılacak. Yasama, yürütme ve yargı yetkilerini eline alan Tunus Cumhurbaşkanı diktatörlüğünü sağlamlaştırmak için yeni “istisnai kararlar” alacak. Kays Said ayrıca “Halkın taleplerini içselleştiren samimi kişilerin haricindekilerle diyaloga hayır” diyor.

Anayasayı bizzat anayasanın kendisine ve demokrasinin en temel ilkelerine aykırı olacak şekilde kafasına göre yorumlayan Tunus Cumhurbaşkanı, popülist söylemlerle ülkeyi tek başına yönetmek istiyor. Diyalog için belirlediği kıstasın ne demokratik ne de hukuki bir dayanağı var. “Halkın taleplerini içselleştiren samimi kişileri” kim ve nasıl belirleyecek? Cevap: Kays Said… Kısacası, Tunus Cumhurbaşkanı’nın kararlarını onaylayanlar “diyalog yapılabilecek kişiler” olacak.

New York Times muhabiri Vivian Yee, geçenlerde iki gazeteciyle birlikte Kartaca Sarayı’nda ağırlandı. Yee’nin anlattığına göre, birkaç saat gözaltında tutulduktan sonra Tunus Cumhurbaşkanı’yla görüşmeye götürülen gazeteciler Kays Said’le röportaj yapacaklarını sanıyorlarmış.

Soru sormaya başladıklarında Tunus Cumhurbaşkanı “Bu bir röportaj değil” diyerek gazetecileri susturmuş. Kays Said, ABD Anayasası ve özgürlüklere saygı konusunda adeta konferans vermiş fakat gazeteciler kendisine tek bir soru dahi soramamışlar.

Hatta görüşme sırasında gazetecilerin Tunus Cumhurbaşkanı karşısında bacak bacak üstüne atarak oturmalarına dahi izin verilmemiş. Yee’nin ayakkabısını beğenmeyen görevliler, Kays Said’le yapacağı görüşme sırasında giymesi için kendisine topuklu ayakkabı vermişler.

Tunuslu düşünür Ebu Ya’rub el-Merzuki’nin de dediği gibi, Tunus bugün ne yazık ki ahmak bir kaptanın yönetiminde yolunu kaybetmiş, nereye gideceğini bilmeyen bir gemiye benziyor. Bu arada, darbe sonrası Tunus’ta yaşanan bazı gelişmeler “Devrim kendi çocuklarını yer” sözünü akla getiriyor.

Darbeye zemin hazırlanmasında büyük rol oynayan devrik rejim yanlısı Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musi, ilk anda Kays Said’in kararlarını hararetle alkışlamıştı. Fakat darbeden üç gün sonra tam tersini söyleyerek kararları eleştirdi.

Tunus Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlığı kaldırma yetkisi olmadığını, milletvekillerinin görüşleri ve önerileri sebebiyle yargılanamayacaklarını söyleyerek, “Biz halkın temsilcileriyiz ve hâlâ yetkilerimiz var” dedi. Abir Musi’nin neden görüş değiştirdiğini anlamaya çalışırken 12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren’in “Denge olsun diye bir sağdan, bir soldan astık” itirafını hatırladım.

Dokunulmazlık zırhını kaybeden Tunuslu kadın politikacı, muhtemelen en-Nahda Hareketi’ne darbe vurulurken denge olsun diye harcanmaktan korkuyor. Kays Said’in artık Abir Musi’ye ihtiyacı yok. Kendinden başka hiç kimsenin ön planda olmasını istemeyen Tunus Cumhurbaşkanı, her halükarda gündemde olmayı seven ve tartışmalı eylemleriyle kafasını ağrıtabilecek uzun dilli kadın politikacının üzerini çizmekte tereddüt etmeyecektir.