Papanın Türkiye ziyareti kafa karıştıran birçok soruya neden oldu. Keşke bu vesile ile Hıristiyanlık ve papalık makamı hakkında daha çok şey öğrenseydik. Konuşulanların, yazılanların büyük çoğunluğu dedikodu olmaktan öteye gitmedi.

Daha önce 5 papa gelmiş, bu altıncısı oldu. Papaların gelişleri Türkiye'den daha çok kendi iç meseleleri ile ilgili... Hıristiyan mezhepleri arasında “ümmet” birliğini nasıl sağlarız yönünde çalışmalar… İznik’te toplanan konsilde tevhid inancına sahip Hristiyanlar kaybetmiş, teslis inancı galip gelmiştir. Tevhid inancını bastırıp teslis inancı gibi sıkıntılı bir inanışı kabul eden zümre arasında da ayrılıklar baş göstermiş, çatışmalar yaşanmıştır. Papa, bu ayrılıkları giderip birlik sağlayabilir miyim düşüncesiyle Türkiye’ye gelmiştir. Türkiye Katoliklik dışında Ortodoks mezhebinin merkezlerinden birisidir.

Dünyada Hristiyanların nüfusu 2 milyarın üzerindedir. Bunun yarısını Katolikler, yüzde 37’sini Protestanlar, yüzde 10’dan fazlasını da Ortodokslar oluşturuyor. Ayrıca cemaati az olan küçük mezhepler de varlığını koruyor. Bu rakamlar, haritaya ve dünya nüfusuna bakarak yapılan sayımlardır. Bu büyük nüfustan gerçekte ne kadarı Hristiyan’dır, orası araştırma konusu... Örneğin Hristiyanlığın en güçlü olduğu Avrupa ülkelerinde nüfusun yüzde 30 ateisttir. Belçika, İsveç, Finlandiya ve Danimarka’da kiliseye gidenlerin oranı yüzde 10’u geçmiyor. Aslında Dünya Hristiyanlarının baş sorunu inançsızlıktır.

Hristiyanlığın temel açmazı ‘Baba, Oğul, Kutsal Ruh’tan ibaret olan teslis inancıdır. Kur’an bu üçlemeyi açık bir şekilde reddeder. Bütün peygamberlerin Allah’ın kulu ve resulü olduğunu vurgular. Bir Müslüman, Hazreti İsa’nın da Hazreti Muhammed gibi Allah’ın kulu ve resulü olduğuna inanır. Keşke bu ziyaret sırasında bunun gibi temel meseleler konuşulabilseydi.

Biz Müslümanların bu ziyaretten çıkarmamız gereken çok sayıda ders var. Yeryüzünde yaşayan Müslüman sayısının yaklaşık 2 milyar olduğu söyleniyor. Acı ama bu rakamın gerçek olup olmadığını da bilmiyoruz.

Çok şükür biz Müslümanların Hristiyanlar gibi mezhepleri din gören bir inancımız yok. Ama Papa gibi birlik sembolü olacak bir Halifemiz de yok. Ümmetin birliği için çalışacak kurum ve kuruluşlarımız da yok. Var olanların da ne kadar varlık ifade ettiğini Gazze savaşında gördük. İslam İşbirliği Teşkilatı toplanıp dağılmaktan başka bir şey yapmadı. Bilemiyorum kayda değer bir şey yaptılar da benim gözünden mi kaçtı.

İşin ilginç yanı ise dindarlarla çatışan seküler çevrelerin papanın seyahatini en çok eleştirenler olmasıydı. Sevinsek mi üzülsek mi bilmiyorum. Bir taraftan ne iyi! Ülkenin kendilerini en az dindar sayanları papanın gelişine en çok üzülenler oldu. Hatta bunu işgal girişimi olarak algıladılar. İnşallah bu tepki ülkemizin milli ve manevi değerlerine sahiplenmeyi de beraberinde getirir. Ne kadar maneviyattan uzaklaştık şikâyetinde bulunsak da özü temiz milletimiz her zaman aslına dönme potansiyeli taşır.

Karşılama töreni, ayinler ve ziyaretlerde gösterilen ilgi de şüphe uyandırdı. Papa aynı zamanda bir devlet başkanı ve ona yapılan muamelede bu çerçevede oldu. Ziyaret için yapılanlar büyük devletimizin âlicenaplığını göstermiştir. Buralardan lüzumsuz çıkarımlar yapmanın anlamı yoktur.

Endişeye mahal yok. Milletimiz ve devletimiz güçlüdür. Kendi birlik ve beraberliğimizi korumanın çabasında olalım.