Seçimler yaklaştıkça özellikle doğu illerimizde birtakım karanlık eller yine, yeniden tetiklere basıyor. Ağrı’da yaşanan PKK saldırısı konuyla ilgili daha da dikkat gösterilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Son yapılan yerel seçimlerde Van, Ağrı gibi illerden alınan bilgilere göre de çok defa tecrübe edilen birtakım oyunlara en azından bu seçim döneminde karşı durulabilmesi ve de halkın iradesinin şek ve şüphe götürmeden sandığa yansıması ülkemizin selameti için elzemdir.

Zaman zaman rollerinde kaymalar yaşanmış olsa bile elan, her kurumun rolü de statüsü de bellidir. Vazifesini herkes bilir. Ancak bu rol paylaşımında hiçbir siyasi partinin bir örgüt partisi rolü oynamaması gerekir. Zira siyasi rol tüm gayr-i meşru yolları kapatır. HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın orduyu AK Parti’ye çalışan bir kurum olarak nitelemesi bana göre bir talihsizliktir. Zira aynı talihsizliği siyasi arenada sanki PKK’yı ordunun karşısında bir aktör, bir meşru oluşum pozisyonuna koyan bakış açısında da göstermiştir.

Demirtaş, yakın günlere kadar malum olan şeyleri şu anda ilan etmesi açısından oldukça dürüst davranıyor. Diyebiliriz ki her zamankinden daha dürüst. Zira PKK ile olan ilişkileri hep biliniyordu ancak ilk defa bugünlerde ‘PKK’lılar da bizim canımızdır’ diyerek bu dürüstlüğünü ortaya koymaktadır. Bununla birlikte asıl olan barışa gerçekten inanmışlığı ve de kan dökülmesine karşı duruşudur. “Bu ülkede artık kan dökülmesine izin vermeyeceğiz” tavrını, tüm Türkiye olarak desteklemekle birlikte bu söylem üzerinden bir takım suçlamalar yapılmasının da doğru olmadığını ortaya koymak durumundayız. ‘Aslında biz kan dökülmesini istemiyoruz da ordu silah bırakıldığı halde PKK’ya saldırıyor’ anlayışı samimiyetle bağdaşmayan bir anlayıştır. Genelkurmay kendisine biçilen rolü gereği ülkemize yönelen her türlü tehdidin geri püskürtülmesi konumundadır. Yerleşim yerlerinde silahla dolaşmak, eylemsizlik iddiasıyla bağdaşmayacağı gibi ülkenin tek meşru ordusuna her türlü saldırı da terör saldırısıdır ve de kabul edilemez.

Demirtaş’ın şu söylemi de samimi ise desteklenmesi gereken takdire şayan bir tutumdur: “Kim silahtan beslenerek oy topluyorsa Allah onun bin defa belasını versin. Kim silaha güvenerek, kim elindeki silah gücüne güvenerek, emrindeki silah gücüne güvenerek oy toplamak istiyorsa, Allah onun burnundan fitil fitil getirsin. Seçimi görmeyi nasip etmesin. Bizsek biz, sizseniz siz. Fakat bu provokasyon ortamıyla bizler, yaratmak istedikleri bu atmosferle Türkiye’yi seçime götürmeye izin vermeyeceğiz.” Bu söylemin sahadaki teşkilatlarınca da ortaya konulması, halk iradesine hakikaten saygı gösterilmesi yaklaşan seçimlere barış, huzur ve mutlulukla girilmesi tüm ülke halkının temennisidir.