Son zamanlarda muhalefet cephesinden o kadar ilginç çıkışlar yapılıyor, o kadar ince zekâ eseri cümleler serdediliyor ki insan tebessüm etmeden duramıyor. Son bir iki günde dile getirmeye değer iki demeç var: Birisi CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, diğeri ise HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın… İnce; “Cumhurbaşkanı, sorumsuzca hareket ederek, tarafsızlığını yitirerek meydanlara çıkıp AK Parti’ye 400 milletvekili istemektedir. Resmen Anayasayı, ihlal etmiş durumdadır. Kendisi Anayasanın uygulanmasını gözetmekle mükelleftir ancak bizzat kendisi Anayasayı uygulamamaktadır. Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu maddesinde ‘Cumhurbaşkanı sadece ve sadece vatana ihanetten yargılanır.’ denmektedir.” demiş.
Ayrıca ‘’fıtrat AŞ’’ benzetmesiyle Cumhurbaşkanı’na diktatörlük izafe ediyor. Hatta daha da ileri giderek 413 milletvekili talep ediyor beşini beş kuruşa sattığı halktan… ‘’Bu kadar milletvekilini bize verirseniz sizin seçtiğiniz Cumhurbaşkanını vatana ihanet suçundan yargılatırım.’’ deme cüretinde bile bulunabiliyor.
Ya Demirtaş’a ne demeli? Şovmen edasıyla en kısa grup toplantılarını yapacaklarını belirterek; “Tarihimizin en kısa grup toplantısını yapacağız. Biz bir pazarlık hareketi, partisi değiliz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça HDP’liler bu topraklarda yaşadıkça sen Başkan olamayacaksın. Seni Başkan yaptırmayacağız.” diye konuşuyor.
Referanduma hatta 30 Mart yerel seçimlerine kadar siyasette muhalefetin sözlerinin bir desteği, en azından politik bir duruşu vardı. Söylemler, yalan içerse de kılıfına uyduruluyordu. Artık mızrak çuvala sığmaz oldu. Minare çalınıyor ama hazırlanmış bir kılıf yok. Dımdızlak ortada kalıyor.
Anamuhalefet partisinin liderliğine talip bir milletvekilinin ettiği sözleri nereye sığdırmalı. Bu düşüncenin nasıl bir zemini olabilir. Eller gider Mersin’e ben giderim tersine misali…
Demirtaş’ınki daha başka. ‘’Biz, kirli pazarlıklar yapacak parti değiliz.’’ diyor. Bu dürüstlüğü göstermek de bir erdemdir diye takdir edelim diyoruz. Sonrasında söylediği sözleri görünce tüm iyi niyetimizi kaybediyoruz. Güzel Türkçemizdeki derin anlam ihtiva eden ‘’kendisini dev aynasında görmek’’ deyimi Selahattin Demirtaş’ın durumunu çok iyi ifade ediyor. Olduğu yeri, durduğu konumu ve de boyunun ölçüsünü bilmeden boyunu aşan laflar etmektir onun yaptığı…
Daha başarılı, daha zeki bir muhalefete ihtiyacı var güzel ülkemin. Halkın beklentilerini, isteklerini, değerlerini görmezden gelip başını kuma gömen bu muhalefet anlayışıyla iktidar alternatifi olunamadı, olunamıyor, olunamaz maalesef…Devekuşu mantığı ile olmaz bu işler… Halk, muhalefete ‘’Yükümüzü taşıyın.’’ diyor, onlar ‘’Biz kuşuz.’’ diyor. Halk, ‘’O zaman uçun.’’ diyor, onlar bu defa ‘’Biz deveyiz.’’ diyor. Muhalefet, kararını vermeli: Ya halkın isteklerine, beklentilerine uygun bir siyaset üretmeli ya da halkın karşısına çıkıp ‘’Biz sizi beğenmiyoruz, size hizmet etmek gibi bir anlayışımız yok. Bizim tek amacımız, sizi dönüştürüp yeni bir halk ortaya koymak…’’ deme cesaretini göstermeli… Böyle kaçak güreşerek minderden galip çıkma şansları yok. Aksi taktirde hep, ‘’Önümüzdeki maçlara bakacağız.’’ repliğini tekrar etmek zorunda kalacaklar.
Allah(c.c.)’a emanet olun.