Gün sonunda beden değil, zihin ağrır. Gözler yanar, dikkat dağılır, sabır azalır. Fiziksel olarak yerimizde duruyoruz ama zihnimiz saatlerdir koşturuyordur. Bunun adı dijital yorgunluktur. Ne tam bir bitkinliktir ne de kolay tarif edilir; daha çok içten içe tükenme hâlidir.

Sürekli ekranla temas eden beyin, dinlenmeyi unutur. Bildirim sesiyle irkilir, sessizlikte huzursuz olur. Boşluk kalınca hemen doldurmak ister. Çünkü zihin, uyaran olmadan kalmaya alışkın değildir artık. Düşünmek yorucu gelir, durmak rahatsız eder.

Dijital yorgunluk sadece dikkat kaybı yaratmaz; duyguları da köreltir. İnsan çabuk sinirlenir, empati zorlaşır, sabır eşiği düşer. Her şey hızlanırken derinlik kaybolur. Çok şey görülür ama az şey hissedilir.

Bu yüzden dijital detoks bir lüks değil, bir ihtiyaçtır. Uzun tatillerden önce değil; günlük hayatın içinde uygulanmalıdır. Kısa molalar, bildirim sessizliği, ekran dışı zamanlar… Telefonu kapatmak değil mesele; zihni rahatlatmaktır.

Zihin dinlenmeden hayat toparlanmaz. Çünkü insan en çok, fark etmeden yorulur. Dijital yorgunluk görünmezdir ama etkilidir. Ve çoğu zaman durmayı bilmeyenlerin payına düşer.