Son yılların en sık duyulan cümlelerinden biri şu:
Ekmeği kestim.

Bunu söyleyen sadece kilo vermek isteyenler değil, sağlıklı yaşadığını düşünenler de. Sanki ekmek hayatımızdan çıkınca her şey otomatik olarak düzeliyormuş gibi bir algı oluştu. Ama gerçekten öyle mi?

Bir süredir tüm suç ekmekte. Kilo alıyoruz, ekmek suçlu. Halsiz hissediyoruz, ekmek suçlu. Sağlıksız besleniyoruz, yine suçlu ekmek. Oysa mesele bu kadar basit değil. Sorun tek bir besin değil, beslenmeye bakış şeklimiz.

Bugün ekmek yememek, sağlıklı olmaktan çok kontrollü ve disiplinli görünmenin bir göstergesi haline geldi. Sofrada ekmek yoksa kendimizi daha doğru besleniyor sayıyoruz. Oysa tabağın geri kalanına pek bakmıyoruz. Miktarı, dengeyi ve ihtiyacı sorgulamadan sadece bir besini hayatımızdan çıkararak rahatlıyoruz.

Bazı durumlarda karbonhidrat kısıtlaması tıbbi bir yaklaşım olarak uygulanabilir. Ancak bu durum toplumun geneli için geçerli değildir. Ekmeksiz beslenme bir yöntem olabilir ama bir toplumun yaşam biçimi haline gelemez.

Burada önemli bir ayrımı kaçırıyoruz. Sorun ekmek değil, karbonhidratın fazlası. Ekmek de dahil olmak üzere tüm karbonhidratlar, ihtiyaçtan fazla tüketildiğinde kilo artışına yol açar. Vücut harcayamadığı enerjiyi depolar. Bu durum sadece ekmek için değil, pilav, makarna ve patates için de geçerlidir. Kilo aldıran şey ekmek değil, ölçüsüzlüktür.

Günde birkaç dilim tam tahıllı ekmek, dengeli bir beslenme düzeninde kilo aldırmaz. Aksine lif içeriği sayesinde tokluk sağlar, sindirimi destekler ve kan şekerinin daha dengeli seyretmesine yardımcı olur. Tam buğday, çavdar, siyez ve tam tahıllı ekmekler bu yüzden tercih edilmelidir. Buna karşılık beyaz ekmek ve rafine unla yapılan ürünler basit karbonhidrat grubundadır. Basit karbonhidratlar kan şekerini hızlı yükseltip kısa sürede düşürür, bu da daha çabuk acıkmaya ve daha fazla yemeye neden olur.

Ekmeği tamamen hayatından çıkaran birçok kişi kısa vadede tartıda düşüş görür. Bu çoğu zaman yağ kaybı değil, su kaybıdır. Uzun vadede ise halsizlik, tatlı krizleri ve sürdürülemeyen diyet döngüsü başlar. Sonra yine başa dönülür. Yeni bir pazartesi, yeni bir diyet, yine aynı cümle ekmeği kestim...

Sağlıklı beslenme, sofradan bir besini tamamen silmek değil, onunla sağlıklı bir ilişki kurabilmektir. Ne korkarak ne de sınırsızca. Ekmek herkes için vazgeçilmez olmak zorunda değil ama herkes için düşman da değildir. Toplum ekmeksiz olmaz, çünkü ekmek bu coğrafyada sadece bir besin değil, bir kültürdür.