Coğrafi İşaret bir kimlik

Coğrafi işaret, tüketici için güven; üretici için hak ve kimliktir. Basitçe bir ürünün nerede ve nasıl üretildiğini belgelemekten çok daha fazlasıdır. Bir ürünün adı, doğduğu toprağın iklimiyle yoğrulmuş; nesiller boyunca devam eden üretim bilgisinin mirasını taşır. Bu işaret, o ürünün dünya karşısında ne olduğunu ifade eden bir garanti. Bir başka ifadeyle, coğrafi işaret tescili, toprağın, emeğin, iklimin ve geleneksel bilginin ortak imzası. Bu imza bir kültürün somutlaşmış hali. Bu yüzden, bir ürünün coğrafi işaretle korunması, ticari bir hak olmanın yanında aynı zamanda o kültürün korunması anlamına gelir.

5. Uluslararası İstanbul Coğrafi İşaretler Zirvesi

20 Kasım 2025’te, “Ürün, Yöre, İnsan: Değerin Döngüsü” temasıyla düzenlenen 5. Uluslararası İstanbul Coğrafi İşaretler Zirvesi’ne, Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu hocam, Yücita Kurul Üyesi Derya Kılıç ile birlikte katıldık. Gastronometro’da Birol Uluşan gibi Metro’dan bir çok değerli yetkili eşliğinde gerçekleşen bu buluşma, coğrafi işaretleri yalnızca bir hukuki koruma alanı olarak değil; toprağın hafızasını, üreticinin emeğini ve mutfak kültürünün sürekliliğini taşıyan canlı bir değer olarak ele aldı. Kamu temsilcilerinden şeflere, akademisyenlerden üreticilere uzanan bu ortak zeminde, yerel olanın geleceğe nasıl taşınabileceğine dair güçlü ve umut verici bir dil kuruldu.

Coğrafi işaretin babası kim tanıyor musunuz?

Ben ve herkes onu “coğrafi işaretin babası” olarak tanıyor. O, Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu… Coğrafi işaretin bir tescil belgesi olmanın dışında; aslında bir ulusun hafızası, kimliği ve dünyaya açılan kültürel bir pasaportu olduğunu haykırıyor. Bilimle halk arasında bir köprü kuran, akademik unvanı ile sokaktaki adam arasında bir denge taşıyan Yavuz Hocam, bir yandan “profesör” sıfatını gururla taşırken diğer yandan samimi merakıyla her yerde toprağın, ürünün, üreticinin sesini dinliyor. Nerede bir yerel ürün görse kulak kabartır, hikâyesini dinler; hiçbir karşılık beklemeden öğrenir, öğretir, paylaşır.

Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu ile toprağın sesini duymak

Yavuz Hocam, bu mirası korumak için akademik bir çaba göstermenin yansıra üreticinin yanında oluyor. Her yeni buluşta, her coğrafi işaret çalışmasında benimle paylaştığı heyecanını hiç unutmuyorum. Coğrafi işaretlerin bir kültür savunucusu olduğuna beni ikna eden de yine oydu. Ona göre coğrafi işaret, uluslararası arenada bir ülkenin kimlik kartıdır. Bir ürünün coğrafi işaretle tescillenmesi demek, o ürünün kendi hikâyesini dünyaya anlatabilmesi demek. Bu yüzden onun çalışmaları, akademik bir titizlikten ziyade bir toplumsal hafıza inşasıdır.

Yavuz Hocamın büyük başarısı:

“Gastronominin Oscar’ı”

Geçenlerde birlikte Gastronometro etkinliğindeydik. Bilgi paylaşımının ve kültürün bir araya geldiği nezih bir buluşmaydı. Ama orada yaşananlar, sonrasında gelen haberle taçlandı: Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu’nun yayın organı YÜciDER-Gİ, dünyanın en prestijli gastronomi ödüllerinden biri sayılan Gourmand Awards’da “Son 30 Yılın En İyisi” ödülünü kazandı. Bu, 30 yılın en iyisi seçilmek gibi büyük bir başarıydı. Riyad’da 28 Kasım 2025’te düzenlenen törende, ödül komitesi başkanı Edouard Cointreau konuşmasında Yavuz Hocam’ı şöyle takdim etti:

“Türkiye’de coğrafi işaretlerin araştırılması ve tanıtımına adanmışlığınız vizyoner bir yaklaşımdır… Coğrafi işaretlerin gıda kültürünün korunmasında, yerel ürünlerin muhafazasında ve sürdürülebilir bölgesel ekonomilerin desteklenmesinde ne kadar hayati olduğunu göstererek dünyaya örnek oldunuz.”

Ödülü alırken

“Kasamızda bir kuruş olmadan, Türkiye tutkusuyla ülkemize kazandırdığımız bu büyük ödülün gururunu sizlerle paylaşırken, onu her şeyimi borçlu olduğum Cumhuriyetimize ve onun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ithaf ediyorum.” Bu söz, bir akademisyenin minnettarlığının yanında bir bilim insanının, bu ülkenin değerlerine ve tarihine derin bir saygıyla bağlı olduğunu ifade eden bir manifestoydu. O, akademik başarıyı bir ulusun ortak hafızasının hizmetine sundu.

Anadolu’nun üretim hafızası

1.798 adet coğrafi işaretli ürünle Türkiye, bu alanda dünyada 2. Sırada. Avrupa Birliği’nde 44 ürün tescilli, Türkiye’nin yerel zenginliğini küresel ölçekte öne çıkarıyor. Bu kültürel başarı, fikri mülkiyet alanındaki yükselişle de destekleniyor: Türkiye, yerli patent başvurularında 10., marka başvurularında 6., tasarım başvurularında ise 3. sırada yer alıyor. Patent başvurularındaki %38,9’luk artış ve kadın buluşçuların %26,1’lik oranla dünya birinciliğine ulaşması, bu ilerlemenin niceliksel ve toplumsal bir derinliğe de sahip olduğunu gösteriyor. (T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı)

Türkiye’de coğrafi işaretlerin rolü

Türkiye’nin coğrafi işaret zenginliği, dünyada sayılı ülkeler arasında yer almasını sağlıyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi resmi verilere göre Türkiye, coğrafi işaret tescilleri açısından dünya çapında üst sıralarda yer alıyor ve yüzlerce ürün bu statüye sahip. Bu ürünleri tümü tarımsal ürünler değil, zeytinyağından peynire, baklavadan lezzetli birçok yerel ürünün yer aldığı bir panorama bulunuyor. Örneğin Gaziantep baklavası, Gaziantep Menengiç kahvesi, Gaziantep fıstık ezmesi gibi lezzetler, Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaretle korunuyor ve uluslararası düzeyde tanınıyor. Bu coğrafi işaretler, tüketiciye kalite güvencesi sunmanın yanı sıra, üreticiye ekonomik değer ve sürdürülebilir gelir fırsatı da sağlıyor. Ayrıca bölgesel turizmi canlandırıyor; insanlar artık bir ürünün kökenine duyduğu merakla o bölgeye seyahat etmeyi tercih ediyor.

Kültürel bir sorumluluk

Coğrafi işaretin ekonomik bir yönü var elbette ama aynı zamanda kültürel bir sorumluluk taşıyor. Bu işaretler, üreticinin emeğini korur; coğrafyanın karakterini dünyaya anlatır, unutulmuş üretim şekillerini gün yüzüne çıkarır. Onlar, kökleri derine inmiş kültürlerin yaşayan birer göstergesi haline getirir. Bu yüzden Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu’nun çalışmaları bugüne değil, geleceğe yatırım yapıyor. Onun vizyonu, Türkiye’nin yerel ürünlerinin küresel arenada tanınmasını sağlıyor; uluslararası iş birliklerine bir kapı ve gastronomi alanında yeni bir sayfa açıyor.

Bir Hikâye, binlerce lezzet

Coğrafi işaretli bir ürünün hikâyesi, bir damak tadından ibaret değildir.

Bu hikâye:

• Toprağın karakterini,

• İklimin ritmini,

• Nesillerin kolektif bilgisini,

• Her tabakta yeniden anlatılan bir geleneği,

• Bir kültürün dünyaya açılan yüzünü taşır.

Bir coğrafi işaret tescili, aynı zamanda bir medeniyetin sürdürülebilirlik ve kimlik bilincini temsil eder. Bu yüzden, onu korumak bir ülkenin medeniyet mirasına sahip çıkmaktır.

Topraktan Gelen Değer

Bu alandaki çalışmalar, bilim ile halkı, akademi ile üreticiyi buluşturan bir köprüdür. Coğrafi işaretler bir ülkenin kültürel mührüdür adeta. Yavuz Hocamın ve onun gibilerin bu konudaki azmi sayesinde Türkiye, coğrafi işaretler alanında dünya çapında saygı gören bir konuma ulaştı.

Özetle, unutulmamalı ki her coğrafi işaret, bir yerin hafızasını taşıyan bir kapı; her yerel ürün, o toprağın hikâyesini dünyaya anlatan bir elçi… Bu yüzden coğrafi işaretler bir medeniyet belgesidir bence.