Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan hayat pahalılığıyla ilgili ezber bozan “fahiş fiyat” çıkışı geldi:
“Fahiş fiyat artışı yapanları boykot edin!”
Fahiş fiyat artışlarıyla serbest piyasa ekonomisini istismar eden bir kesim olduğu doğru. Yıllardır bu kesim hem Türk ekonomisinin altına dinamit koyuyor hem de tüketiciyi soyuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fahiş fiyat uygulayan fırsatçılara karşı “boykot” çağrısı dikkate alınmalı ancak bunun için tüketicinin sağlıklı yönlendirilmesi gerekiyor. Tüketicinin haklarını aramasının önündeki engeller ortadan kaldırılmalı; hak arama sürecinin bürokrasiden, kırtasiyeden ve ekonomik yüklerden arındırılmış olması zaruri.
Evet…
Fahiş fiyata karşı öncelikle gerekli tedbirleri alacaksınız, denetim ağını genişleteceksiniz, piyasaya tam hâkimiyet kuracaksınız. Bütün tedbirlere rağmen terbiye edilemeyen firmalara ve markalara karşı boykot kozunu devreye sokabilirsiniz.
En önemlisi de tüketicinin denetim sürecine katılımını sağlamak. Bunu başarabildiğiniz zaman boykot kararlılığı güçlü bir silaha dönüşecektir.
Sayın Erdoğan’ın “Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de enflasyon tüm kötülüklerin anası konumundadır.” tespiti var. Yerinde bir tespit. Enflasyon canavarı etkisiz hâle getirilmedikçe bize rahat nefes almak zor!
Eğip bükmeden ifade edelim; 2024 yılı sabit gelirliler için kâbus gibi geçti. Hele emekliler için!.. Hiçbir emeklinin, hiçbir zaman hatırlamak istemeyeceği bir yıl olarak geçti kayıtlara… Üstelik 2024 “emekliler yılı” ilan edilmiş olmasına rağmen!..
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın sabit gelirlilerin yaşadığı zorlukların “farkında” olduklarını söylemesi, inkâr yoluna gitmemesi, ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını ifade etmesi gelecek adına umut verici. Umarım 2025 yılı sabit gelirliler için, tüketiciler için, Türkiye için çok daha iyi şartlarda yaşanır.
Bunun için acilen sabit gelirliler başta olmak üzere Türk milletinin maruz kaldığı refah kaybını telafi edecek politikalar geliştirilmeli ve hayata geçirilmeli.
Yüce Türk devletini yönetenler şu keskin uyarıyı hiçbir zaman unutmamalı:
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!
Tarımsal üretim destekleri…
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın açıklamalarına göre, 2025 yılında tarım ve hayvancılık alanında üretim yapan girişimcilere 135 milyar lira destekleme ödemesi yapılacak.
Gerçekten büyük rakamlar, okkalı ödemeler. Ancak geçmişte yaptığımız hatırlatmaları tekrar etmekte fayda görüyorum. Yapılan destek ödemelerinin hesap verilebilir olması, geri bildirimlerinin şeffaf olması, verimlilik anlamında envanter çalışmalarının ciddiyetle yerine getirilmesi gerekiyor.
Değilse, üretim/tüketim dengesizliği, arz/talep çarpıklığı devam edecek ve yine bazı dönemlerde ve belirli ürün gruplarında fırsatçılar ortaya çıkacaktır. Birileri kasalarını doldururken tüketicinin canı yanacaktır.
Umarım geçmişten gerekli dersler çıkarılmıştır ve tarımsal destek ödemeleri nokta atışı şeklinde hedefine ulaşır.
Hayır lokması mı, zehir lokması mı?
Bir furyadır gidiyor!.. Mobil araçlarla köşe başlarında, şehrin meydanlarında, hastane kapılarında, hemen her yerde karşımıza çıkıyorlar.
Kur’an tilaveti eşliğinde fruktoz şurubuyla tatlandırılmış hayır lokması. Uzmanlıkları, hijyen eğitimleri muamma olan insanlar hizmet veriyor.
Aşağıda bir kâse sözde lokma alabilmek için sıraya girmiş insanlar… Hem görüntü rahatsız edici hem kullanılan malzemeler şüpheli. Bu işletmeler nereden ve nasıl ruhsat alıyorlar? Gıda güvenliği açısından ciddi riskler barındırıyor.
Ayrıca Müslümanların kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’in böylesi basitliklerde kullanılmasını doğru bulmuyorum.
Adam zaten inanca ve kutsallara saldırmak için fırsat kolluyor, siz de bu yaratıklara koz veriyorsunuz.
Kur’an şifadır, fruktoz ise zehirdir!
İnsanlar zehirleniyor! Bu çirkinliğe kim dur diyecek?
Diriliş Postası ailemizin ve tüm okuyucularımızın yeni yılını tebrik ediyorum.