Yerel seçimler, normal şartlarda partilerin belediyecilik hizmetleri hakkındaki vaatlerini halka sunacağı ve bunları yarıştıracağı seçimlerdir. Oysaki 15 Temmuz’dan sonra her şey değiştiği gibi, bu seçimler de “ülkenin beka” sorunuyla alakalı hale geldi.

Peki bunun sorumlusu kim? Karamollaoğlu, iktidarın “darbe dönemlerini göstererek” halkı iktidardan düşmeleri halinde başına gelebilecekleri abartılı olarak anlatıp adeta tehdit ettiğini iddia ediyor. Ona göre bu bir nevi şantaj. CHP liderine göre ise ülkede iddia edildiği gibi bir beka sorunu yok. Hatta Kılıçdaroğlu‘na göre sınırlarımız boyunca ABD’nin silah desteğiyle kurulmaya çalışılan PKK devleti, bir güvenlik tehdidi değil.

MHP’yi ülkücü ideallerden sapmakla itham ederek ayrılan ve yoluna MHP’den koparttıklarıyla parti kurarak devam eden Akşener için de ülkenin bir beka sorunu yok ki; çukurlar kazıp, Mehmetçiği, polisi kan denizinde boğmaya çalışan HDP ile yan yana gelebiliyor.

Elbette her parti seçimlerde ittifak yapabilir. Anayasaya göre kurulmuş her yasal parti, bir diğeriyle birlikte hareket edebilir. Bunun önünde yasal hiçbir engel yok.

Adıyaman’da Saadet adayını desteklemek için HDP’nin aday göstermemesi makul karşılanabilir. Hatta, Beyoğlu’nda ÖDP’li, komünist ve LGBT savunucusu bir aday gösteren CHP’yi desteklemek için HDP’nin aday çıkarmaması da tuhaf karşılanmayabilir. Hatta bu adayın eşcinsellik savunusunu Saadet’in TV kanalında yapması da tuhaf karşılanmamalı.

Diyarbakır’da, Hakkâri’de özerk yönetim-kanton devlet kurmak için belediye araçlarıyla mayın döşeyen HDP’yi destekleyen bir kişiyi İzmir’den aday göstermek de, CHP gibi “Türk milliyetçisi ve üniter devlet yanlısı” iddiasındaki bir parti için son derece normal şeyler herhalde.

Birisi hayatı boyunca 6 Ok’un ve Atatürkçülüğün ekmeğini yiyen parti. Diğeri, varlığını 6 okla mücadeleye adamış bir gelenekten geliyor. Birisi diğerini “Sivas’ta diri diri adam yakan, şeriatçı” olmakla itham edecek. Bir diğeri, Türk milliyetçiliğinin anası olduğunu iddia edecek ama ülkücülere işkence eden bir adamın, babasıyla gurur duyan oğlunun kazanması için kapı kapı dolaşacak.

Ve bu farklı gibi görünenler her fırsatta “Erdoğan’ın iktidarı zedelensin de, ne olursa olsun” diyecekler. Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle “411 el”le temelleri atılan ve 15 Temmuz günü meydanlarda kanların birbirine karışmasıyla çelikleşen Cumhur İttifakı’nın yıkılması için her türlü “ittifakı” makul görecekler.

Fakat, biz ülkemizin bir beka sorunu olduğunun gerçekte “masal olduğuna” inanacağız, öyle mi?

Bölücülerin siyasi uzantısı, SP’lilerin ve Akşener’cilerin yeni; CHP’lilerin eski kankası HDP’nin eş başkanı buyurmuş: “Kürdistan’da biz kazanacağız, Batı’da (herhalde Türkistan oluyor) Cumhur ittifakına kaybettireceğiz.” Bunu söylediği yerdeki güruh sloganla cevap vermiş: “Kürdistan faşizme mezar olacak!” (Mussolini’yi kast etmediklerine göre buradaki faşist Mehmetçik oluyor herhalde.)

FETÖ’den aldığı talimatla bölücülerle bile kol kola girenler için; darbecilerin tanklarının eskortluğuyla güvenli bölgelere tahliye edilenler için; okullarda mescit avına çıkanlara Erbakan ödülü verenler için elbette bir beka sorunu yok.