Her sistemin çalışması için gerekli şartlar vardır; araba motoru benzinle, canlı beden organizmamız gıda ile, beynimiz oksijen ve glikoz ile çalışır, gözümüz ise görmek için ışığa ihtiyaç hisseder.

Işık bulunduğu yeri aydınlatır göz sinirleri de ışık sayesinde cisimleri algılar. Işığın zayıf olması görmenin de zayıf olması anlamına gelir. Bu sebeple, aydınlık, işimizi görebilmemiz için olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Asıl ışık ısı kaynağımız güneştir. Diğer kaynaklar ise, onun yerini tutması için oluşturulmuş yapay düzeneklerdir.

Aklımız insanın işleyişinin doğru olması için var. İdrak ederek, farkında olarak, tercih sebebi olacak bileşenleri bir araya getirerek, bizi bir tarafa yöneltecek kararlar alırız. Bu kararların sonuçlarını yine aklımız ile değerlendirir ve fayda ve zarar hesabı yaparak yeni değerlendirmelere gideriz. Yani aklımız bizim irade etmemizi sağlayan mekanizmamızdır.

Peki aklımız ne ile görür?

Önce niyetten başlamalıyız. Niyetimiz bizim aklımızın gözleri gibidir, ışığı ise bilgidir. Güneş gibi olan ışık kaynağımız ise kur’an ve sünnettir Niyet, istediğimiz şeydir, aradığımız ve ulaşmak istediğimiz şeydir. Yani bizi ne tarafa yöneltirse o tarafa döneriz. O doğru olursa biz de doğru tarafa bakarız. Anlamak gibi bir niyetimiz olduğunda enerjimiz anlamanın sınırları kadar artar. Görmek istediğimiz şeye odaklanırız ve diğer tarafı zihin adeta siler.

Bakmak önemli fakat ne gördüğümüz daha önemli

Doğru ve tam bilgi, baktığımız yeri aydınlatan ışık gibi bizin neyi ne kadar görmemiz gerektiğini bize söyler. Bu yüzden şöyle bir sistematik oluşturabiliriz; niyet, bilgi, metot, eylem, gayret, sebat.

Eğer eşimiz, çocuğumuz ve ailemiz dışındakiler ile ilgili bir sıkıntı varsa önce, baktığım fotoğrafa anlam yükleten niyetime ve bilgime bakmalıyım. Eğer niyet ve bilgi doğru fakat aldığım tepki yanlışsa, metodumu gözden geçirmeliyim. Davranışım ve sözlerim çok doğru olsa bile, usül ve üslup açısından yanlışım varsa etki, niyete ve bilgiye paralel olmayacaktır. Diyelim ki metodum da doğru. O zaman zamanında ve yerinde mi davrandım ya da konuştum ona bakmalıyım. Başkalarının yanında, başka şeyle meşgul iken, çok yorgun ya da aç iken konuşmuşsam, olması gereken etki yine olmayabilir.

Işığı kullan ve gör

O zaman bilgi, beklenmedik bir tepki almışsam, hemen karşımdakine değil, kendime bakmamı sağlamalı. Usul ve etki şartları karşılanmış mı ona bakmalıyım. Yani, karşımdakini itham etmeden, kırmadan, saygıda kusur etmeden, anlatacağımı doğru bir tarzda anlatmalı ondan sonra karşımdakine yönelmeliyim. Bütün bunlar, kendime kaliteli, nitelikli yani erdemli bir hayatı öngördüğüm için, benden yansıyanların Allah’a (c.c) dokunduğunda O’nun hoşnut olacağı şekilde olması için, saygı ve edeple söz ve davranışlarımı inceltmem anlamına gelir.

Yanlış yaptığımın farkında olabilmem için, şikâyetleri ve rahatsızlıkları ciddiye alıp değerlendirmem gerekir. Var olan eleştiri ve şikâyetleri masaya yatırıp, doğru ise ciddiye almam, doğru değilse, bu eleştiri sahiplerini doğru bir üslup ile bilgilendirip doğru olanı göstermem gerekir. Artık ondan sonrası Rabbimize (c.c) kalmıştır.