İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Sözcüsü Ramazan Şerif, Aksa Tufanı operasyonunun Kasım Süleymani suikastının intikamı olduğunu iddia edince Hamas’tan anında yalanlama geldi.

Operasyonun gerekçelerini daha önce kamuoyuna duyurduklarına dikkati çeken Hamas, söz konusu gerekçelerin başında Mescid-i Aksa’yı hedef alan tehlikenin geldiğini açıkladı.

Hamas’tan gelen yalanlama üzerine panikleyen Ramazan Şerif, önce açıklamalarının yanlış anlaşıldığını öne sürdü.

Oysa yanlış anlaşılacak bir şey yoktu.

Aksa Tufanı operasyonunun Süleymani suikastına misilleme olduğunu açıkça iddia etmişti.

Ardından “Aksa Tufanı operasyonunun sonuçlarının bir kısmı Süleymani suikastının intikamının bir kısmıdır” mealinde şeyler söyledi.

Son olarak DMO Komutanı Hüseyin Selami, 7 Ekim’de başlatılan operasyonun Süleymani suikastının intikamı değil, tamamen Filistinlilerin dışarıdan yardım almadan gerçekleştirdikleri bir operasyon olduğunu ifade etti ve Süleymani suikastının intikamını kendilerinin alacağını ekledi.

Gazze Şeridi’nde binlerce insan vahşice katledilirken seyretmekle yetinen İran’ın El-Kassam Tugayları’nın elde ettiği askerî başarının üzerine çökmeye çalışmasına Hamas’a yakın isimlerden de çok büyük tepki geldi.

Anlaşılan o ki, sürekli generalleri öldürülen, daha geçen gün İsrail’in Şam’a düzenlediği saldırıda Suriye sorumlusu Seyyid Razi Musavi’yi kaybeden İran, misillemede bulunamadığı yönünde yoğun eleştirilerle muhatap olunca Ramazan Şerif kendi kamuoyuna yönelik bir şeyler söyleme ihtiyacı hissetmiş.

Ancak açıklamalarının İran dışında tepkiye yol açacağını ve Hamas’tan böylesine keskin bir yalanlama geleceğini tahmin edememiş.

Hamas’ın DMO Sözcüsü’nü yalanlaması, “direniş ekseni” ve “direniş sahalarının birliği” gibi onca propagandanın ardından Gazze Şeridi’nde İran tarafından yüzüstü bırakılmanın yol açtığı hayal kırıklığının ve öfkenin yansıması olarak nitelenebilir.

Jet hızıyla gelen yalanlama ayrıca Hamas’ın İran’ın proxy örgütleri Hizbullah’tan, Husilerden ve Irak’taki Şii milis gruplarından farklı olduğunu gösteriyor.

DMO Sözcüsü söz konusu örgütlerin herhangi birinin bir eylemi için “Süleymani suikastının intikamı” deseydi asla yalanlama gelmezdi.

Hamas-İran ilişkisini, Şeyh Ahmed Yasin’in yıllar önce verdiği bir röportajda söyledikleri çok iyi anlatıyor.

En-Nehar El-Makdisiyye gazetesinin 30 Nisan 1989 tarihli nüshasında yayınlanan röportajda Hamas’ın kurucusuna Kur’an-ı Kerim’de adı geçen Hizbullah’ın Lübnan’daki Hizbullah olup olmadığı soruluyor.

Şeyh Ahmed Yasin şöyle cevap veriyor:

“Sanmıyorum. Lübnan’daki Hizbullah, Allah’ın Kitabı’nın hükümlerine ve Rasulü’nün sünnetine uymayan Şii bir parti. Müslümanlar ise Şii değil, Sünniler. Gerçek Hizbullah’ın Allah’ın Kitabı’nın hükümlerine ve Rasulü’nün sünnetine uyduğuna inanıyorum. Ayrıca Sünniler ve Şiiler arasında büyük ihtilaf var. Lübnan’daki Hizbullah bizi de Lübnan’daki Müslümanları da temsil etmez. Dolayısıyla o sadece kendini temsil eder.”

Ahmed Yasin, Hizbullah’ın İsrail’e yönelik eylemini niçin kutladığı sorulduğunda da “Düşmanımın düşmanı dostum, düşmanımın dostu düşmanımdır” diyerek solcu grupların eylemleri dâhil, işgalcileri hedef alan her eyleme olumlu baktıklarını söylüyor.