Bugün gerek Kürt sorunu olsun gerekse de Ortadoğu ve Ön Asya’daki sorunların temeline baktığımızda birçoğunun İngiliz siyasetinden bize miras kaldığını görürüz.

Öyle ki, İngilizler çekildikten sonra ya coğrafyaları sınırlarla birbirinden ayırıp düşman ettiler, ya inanç meselesini kaşıyarak bugüne kadar getirdiler ya da ırk meselesini öne çıkarak o coğrafyaların huzura kavuşmamasını sağladılar.

Ortadoğu’da cetvelle çizilmiş sınırlardan, Keşmir’in bölünmesinden, Bangladeş’in ayrılmasına, Arakanlı Müslümanların katliama uğratılmasına kadar her sorunun temelinde İngiliz siyaseti yatıyor.

İngilizler akıllı adamlar, akılları kendilerinden ziyade başkalarının onlar adına görevlerini ifa etmesinden, akıllarını kullanmalarından ileri geliyor. İngilizler kadar beyinleri kiralayan başka bir millet bulamazsınız.

Siyasetleri gerçekten siyasettir. Mesela İrlanda ve İskoçya sorununa yaklaşımları bile nasıl bir siyaset zekâsına sahip olduklarını göstermesi bakımından önemlidir.

İngilizlerin siyaset zekasına ve kurnazlıklarına en iyi iki örnek bizim coğrafyamızdan geliyor; Myanmar ve Madagaskar.

Eski ismi “Burma” yeni ismi “Myanmar” olan ve Arakanlıların katledildiği bu coğrafyada “Türk Nesli” dedikleri bir neslin varlığını biz yeni yeni öğrendik. Kimdir bunlar, ne işleri var o coğrafyada, dediğiniz an aslında İngiliz siyasetini okumaya başlamış olursunuz.

Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Irak-Filistin cephesinde çarpışan askerlerimiz İngilizler tarafından esir edildiğinde ülkelerine gönderilmesin diye çok uzak yerlerde esir tutulmuşlardı. Bugün Burma’da bulunan “Thayet Myo Türk Şehitliği”nin hikâyesi ise İngilizlerin Osmanlı askerini esir almasıyla başlıyor: İngilizlere tutsak düşerek İngiltere’nin bir sömürgesi olan Burma’ya getirilen 12 bin askerimiz yol, demiryolu, köprü ve suni göl yapımında işçi olarak çalıştırılmışlar.

Şehitlik kitabesinin Türkçe (Latin harfleriyle) kısmında bugün zor okunabilen, “Birinci Dünya Savaşı’nda Irak, Suriye, Filistin ve Arabistan cephelerinde Osmanlı ve İngiliz orduları arasındaki çarpışmalar sırasında İngilizlere tutsak düşerek Burma’ya getirilen ve burada vefat eden aziz Türk askerlerinin anısına” ifadesi yer almaktadır.

Bugün bile Burma’yı baştanbaşa geçen iki ana hattan biri olan başkent Yangon ile Thayet arasındaki 300 millik (9 bin km) demiryolu esir düşen Osmanlı askerleri tarafından yapıldı.

Mesela İngilizlerin bu uzak siyasetine maruz kalan isimlerden biri de Mahmud Berzenci’dir. İngilizlerin 1919’da “Kürdistan Kralı” olarak ilan ettikleri Şeyh Mahmud Berzenci, “İslam halifesine ihanet etmem” deyince İngilizler tarafından önce Hindistan’a, daha sonra Madagaskar’a sürgün edildi.

İngilizler, Osmanlı askerlerine yaptıklarının bir benzerini Mahmud Berzenci’ye de yapmaktan çekinmiyordu.

Bugün içimizdeki İngilizler çözüm süreci hafif olgunlaşmaya başlayınca ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Kendi kafalarında yıkamadıkları ulus devlet mantığından hareketle hiçbir sorunun çözülemeyeceğini ifade ediyorlar. İngilizler ümmetle kucaklaşmamızı, birbirine karşı konumlanmış olan milliyetçilik algısıyla dün nasıl engellediler ise bugün yine engellemek istiyorlar.

O uzağa gönderdikleri, Malcom X’in deyişiyle “kaybolan kardeşlerimizi” bulduğumuzu görmüyorlar. Dün cetvelle çizilen sınırlarda ısrar edenler bilsinler ki, o sınırlar cetvelsiz bir şekilde yeniden çizilecek. Halepli de “İstanbul benim!” diyecek; İstanbullu da “Halep benim!” diyebilecek.