İslam ülkeleri koronavirüs salgını sebebiyle bu yıl Ramazan ayını buruk bir sevinçle karşılarken Cuma günü Suudi Arabistan’dan acı bir haber geldi.

İnsan hakları ve demokrasi savunucusu Abdullah el-Hamid, 70 yaşında “kasıtlı tıbbi ihmal” neticesinde hayatını kaybetmişti.

Beyin kanaması geçirip komaya giren el-Hamid’in hastaneye geç kaldırıldığı ve götürüldüğü hastanede kendisiyle ilgilenilmediği, ilerlemiş yaşına rağmen ve o haldeyken bile ayağından yatağa kelepçelendiği ifade edildi.

Suudi Arabistan’ın “mutlak monarşi” ile yönetilmesine karşı çıkan ve İngiltere’deki gibi “anayasal monarşi” çağrısında bulunan el-Hamid, bu düşünceleri sebebiyle 2013’te gözaltına alınmış ve 11 yıl hapse mahkûm edilmişti.

Mısır el-Ezher Üniversitesi’nde Arap dili ve edebiyatı üzerine yüksek lisans ve doktora yapan el-Hamid, reform yanlısı kimliğiyle genç aktivistler arasında oldukça sevilen bir isimdi.

Arap dünyasında kendilerini “liberal” olarak tanıtanlar genelde ya yabancı ülkeler tarafından devşirilen ve desteklenen, İslami değerlere mesafeli isimlerdir ya da diktatör rejimlerin yandaşlarıdır.

Abdullah el-Hamid ise hem İslami ve hem de yerel kimliğiyle gerçek bir entelektüel örneği ortaya koyuyordu.

Şiddet yanlısı değildi.

Mutlak monarşinin İslam’a aykırı olduğunu ve yolsuzlukla mücadelenin ancak halkın kendi temsilcilerini seçmesi halinde mümkün olabileceğini söylüyordu.

İlkelerinden ve inandığı değerlerden asla taviz vermedi.

Bir keresinde yargılandığı davanın duruşmasından çıkarken Suudi Arabistan mahkemelerini eleştirmiş, “Bunlar engizisyon mahkemeleri. Bedeli neyse ödemeliyiz. Ne olacaksa olsun. Nehir yolunu bulur” demişti.

Yargının bağımsız olması gerektiğini dile getirmiş ve düşünceleri sebebiyle gözaltına alınanlara işkence yapılmasına karşı çıkmıştı.

Her türlü baskıya rağmen doğru bildiğini savunmaya devam etti.

Suudi Arabistan’da 1992’de İnsan Hakları Derneği’ni kuran altı kişiden biriydi.

Derneğin faaliyetlerini yasaklayan rejim tarafından birçok kez gözaltına alındı.

Akademisyen olarak çalıştığı üniversitedeki görevine son verildi ve ülke dışına çıkışı yasaklandı.

2009 yılında bir grup insan hakları savunucusuyla birlikte kurdukları “Medeni ve Siyasi Haklar Derneği” de 2014 yılında mahkeme kararıyla kapatıldı.

Abdullah el-Hamid’in düşünceleri dolayısıyla mahkûm edilmesi zaten başlı başına bir cinayetti.

Tıbbi ihmale maruz bırakılarak katledilmesi ikinci bir cinayet oldu.

Suudi Arabistanlı insan hakları savunucusunun bu şekilde ölümü, düşünceleri sebebiyle cezaevlerinde tutulan diğer isimleri yeniden gündeme getirdi.

Başta Selman el-Avde olmak üzere hasta ve yaşlı birçok âlimin ve aktivistin el-Hamid’in akıbetini paylaşmasından endişe ediliyor.

Rahmetli Cemal Kaşıkçı, konuk olduğu bir televizyon programında Abdullah el-Hamid’in ve arkadaşlarının “anayasal monarşi” için gösterdikleri çabaya övgüde bulunmuştu.

Suudi Arabistanlı gazeteci Yahya Asiri’nin söylediğine göre, Kaşıkçı, el-Hamid’i Nobel ödülüne aday göstermeye hazırlanıyordu.

Ömrünü insan hakları mücadelesine adayan Abdullah el-Hamid, doğum yeri olan Bureyde kentine bağlı el-Qusayah köyünde ailesinden çok az kişinin katılmasına izin verilen cenaze töreniyle toprağa verildi.