Dört ayı aşkın süredir insanlık vicdanı, öncekilere kıyasla çok daha fazla kan kaybediyor. Bu satırlarla 7 Ekim’den bu yana durmadan size Gazze’deki insanlık kıyımını yazmaya gayret ediyorum. Zira “Biz sayı değiliz" inisiyatifinin kurucusu şair ve yazar Rıfat el-Arir’in İsrail onu katletmeden evvel söylediği söz, kalemimi sorumlu kılıyor.

Ben bu satırları yazarken her gün olduğu gibi kayıp bilançosu da yükseliyor. Gazze'deki sağlık bakanlığına göre İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları; çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 28 bin 858 kişinin ölümüne neden oldu.

"Eğer ölmem gerekiyorsa hikâyemi anlat" demişti el-Arir. Anne kucağına kavuşmadan kuvözde boğulan bebekler, parçalarını torbayla babalarının taşıdığı çocuklar, annesiz babasız kalan yaralı yetimlerin beklediği kan içindeki hastane koridorları; bomba şokuyla titreyen çocuklar, kamplarda yemek alamayınca minik ellerindeki boş tencereye bakıp ağlayan küçükler, yağmur suyuna ağzını dayayıp açlığını ve susuzluğunu bastırmaya çalışan binlerce küçük insan, sülalelerce yok edilen aileler yalnızca birer sayı değildir. Onların her biri, insanlık namına soracakları hesabı yanlarında götürdüler. İşte ben de bu hesabı soracaklarını bildiğimden kalemimi tüm bu vahşete şahit tutmaya devam ediyorum.

LULA VURDU GOL OLDU

Cesaret ve adalet aynı kökten baş verir. Dünyada yaşanan onca adaletsizliğe cesaretle karşı duran karar vericilerin olması, gidişata yönelik umutların tükenmemesi adına çok önemli.

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, bu cesurlardan biri. İsrail'in Gazze'de Filistinlileri öldürmesini İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin Yahudilere yönelik soykırımına benzetmesiyle adalet adına tarihe önemli bir kayıt düştü.

Geçtiğimiz pazar günü Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da düzenlenen 37. Afrika Birliği zirvesinde konuşan Lula, Gazze Şeridi'nde İsrail’in Filistin halkına yaptıklarını; Hitler’in Yahudileri öldürmeye karar verdiğinde yaptığı soykırıma benzetti. Brezilya Devlet Başkanı, gazetecilere yaptığı açıklamada Gazze Şeridi'nde yaşananların "bir savaş değil, soykırım" olduğunu bu sözleriyle açıkça dile getirdi.

“Bu, askerlerin askerlere karşı savaşı değil; son derece hazırlıklı bir ordu ile kadınlar ve çocuklar arasında bir savaştır' diyen Lula, bu sözleriyle dünya kamuoyundan tam not aldı.

İSRAİL’İN HAKİKATE ALERJİSİ

Elbette İsrail’in söz konusu açıklama karşısında bilindik kaşıntısı baş gösterdi ve Netanyahu, bu hatırlatmaya tepki gösterdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlarının "utanç verici ve vahim" olarak nitelendirdiği bu sözler üzerine Brezilya Büyükelçisini çağıracağını açıkladı.

Netanyahu alelacele savunmaya geçerek "Bu, Holokost'un önemsizleştirilmesi ve Yahudi halkına ve İsrail'in kendini savunma hakkına saldırı girişimidir. İsrail ile Naziler ve Hitler arasında karşılaştırma yapmak kırmızı çizgiyi aşmaktır." dedi.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise Lula'nın yorumlarını "çirkin ve iğrenç" olarak nitelendirdi. "Brezilya yıllardır İsrail'in yanında yer almıştır. Başkan Lula soykırımcı bir terör örgütü olan Hamas'ı destekliyor ve bunu yaparak halkına büyük bir utanç veriyor ve özgür dünyanın değerlerini ihlal ediyor" şeklinde devam etti.

İsrail’in Holokost kredisi Netanyahu sayesinde eksiye düşedursun, sürecin bundan sonrası, UAD’ın beklenen mahkûmiyet kararına giden yolun taşlarını döşeyecek.

Filistinlilerin modern tarihte eşi benzeri görülmemiş bir vahşete maruz kaldığını vurgulayan Brezilya heyeti, "Uluslararası Adalet Divanı'nı, Brezilya Devlet Başkanı'nın Filistin halkının işgal ordusu tarafından maruz bırakıldığı zulümle ilgili açıklamalarını dikkate almaya çağırıyoruz" açıklamasında bulundu. Bu manada Lula ve heyetinin bu sözleri, Netanyahu’nun tansiyonunu yükseltmeye devam edecek.

BREZİLYA’DAN ‘FİLİSTİN DEVLETİ’NE TAM DESTEK

Lula, Batılı ülkelerin BM Filistinli mülteciler ajansı UNRWA'ya yardımı durdurma kararını eleştirdi ve "Büyük olmamız gerekirken küçük olmaktan vazgeçmeliyiz." dedi.

Brezilya Devlet Başkanı ayrıca “Filistin'in tam ve egemen bir devlet olarak kesin bir şekilde tanınmasıyla" çatışmaya iki devletli bir çözüm bulunması çağrısını yineledi.

Her süreç kendi işleyişini, ona ayrılan süre içinde tamamlar. Burada üzerinde durulması gereken konu, aktörlerin yapıp ettikleriyle tarih önünde hangi tarafta durduğudur.

Katliama uğrayan en az 28 bin 858 kişinin ‘sadece birer sayı olmadığı’ gerçeğini unutmamak ve unutturmamak ise hepimiz boynunun borcu…